Japonya doğal afetlerle yaşamayı öğrenmiş bir ülke olarak öne çıkıyor. Son dönemde akıllı şehir teknolojilerine yaptıkları yatırımlarla deprem ve deprem sonrası yeniden inşa konusunda önemli avantajlar elde ediyor.
İSTANBUL (İGFA) -Tüm dünya 2024 yılına, Japonya'nın Noto Yarımadası'nda gerçekleşen 7,6 büyüklüğündeki depremle başladı. Tokyo'da da hissedilen bu depremden sonra büyüklükleri 3 ile 6,1 arasında değişen 60 adet artçı deprem gerçekleşti. Son verilere göre bu denli yıkıcı bir depremde en az 168 kişi hayatını kaybetti.
Japonya ve Türkiye, sismik açıdan aktif bölgeler olmaları bakımından benzerlik gösteriyor ve bu da onları depreme yatkın hale getiriyor. Her iki ülke de Avrasya levhasının komşu levhalarla etkileşime girdiği tektonik levha sınırlarının yakınında yer alıyor. Bu paralelliklere rağmen, her iki bölgenin kendine özgü jeolojik ve sismolojik özellikleri farklılık gösteriyor ve yaşanan depremlerin sıklığını ve büyüklüğünü etkiliyor. Japonya doğal afetlerle ve sosyal sorunlarla mücadele için dijital ikiz teknolojisini kullanıyor.
Türkiye'nin de bu teknolojiyi kullanarak afetlere karşı hazırlıklı olması ve acil durumlarla etkin bir şekilde mücadele etmesi mümkün olabilir. Örneğin, dijital ikizler, acil durum senaryolarını simüle ederek afet öncesi ve sonrası planlamayı optimize edebilir ve hızlı tepki verme kabiliyetini artırabilir. Bu teknoloji, Türkiye'nin doğal afetler ve sosyal sorunlarla başa çıkma stratejilerinde önemli bir araç olacağına dair güçlü sinyaller veriyor.
Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, “Küresel dijital ikiz pazarının hızla geliştiğini görüyoruz. Özellikle Asya ülkelerinde bu alana yapılan yatırımlar gün geçtikçe artıyor. Buraya yapılan yatırımların en büyük nedeni hem buradaki ülkelerin doğal afetlerle yaptığı mücadele hem de artan nüfusa bağlı olarak ortaya çıkan sosyal konuları doğru bir şekilde ele alabilme vizyonu. İçinden geçtiğimiz dönem krizler anlamında birçok sorunu bir arada sunuyor. Kentleşme hızla artarken, doğal afetler dünyanın her yerinde ciddi problemler ortaya çıkarırken, ülkeler kendi önemlerini almak durumunda. Bunun en başarılı örneklerinden biri de Japonya. Ayrıca küresel dijital ikiz pazarının 2026 yılında 482 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Dijital ikizlerin kullanılmaya başlanması şu üç avantajı da beraberinde getiriyor:
Veri Tabanlı Karar Alma: Dijital ikiz, büyük miktarda veriyi toplayarak şehir yöneticilerine gerçek zamanlı bilgi akışı sağlar. Bu veri, trafik akışlarından enerji tüketimine, çöp yönetiminden güvenliğe kadar birçok alanda kullanılabilir. Yöneticilere doğru ve güncel bilgilerle donanmış bir şekilde karar almaları konusunda yardımcı olur.
Simülasyon ve Planlama: Dijital ikiz, şehir planlaması ve tasarımında kullanılarak gelecekte yaşanabilecek senaryoları simüle edebilir. Bu sayede altyapı projelerinin etkileri önceden değerlendirilir, riskleri azaltılır ve daha etkili planlar yapmak için kullanılır.
Kaynak Verimliliği: Dijital ikiz, akıllı şehirlerde enerji, su, ulaşım gibi kaynakların daha verimli kullanılmasına olanak tanır. Akıllı sensörler ve analitik araçlar aracılığıyla, şehir kaynaklarını optimize etmek ve sürdürülebilirliği artırmak mümkün olur.