Yahya YILDIRIM

Tarih: 04.11.2019 21:54

Tarihin Sıfır Noktasından Geleceğe: Göbeklitepe...

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019 yılını Göbeklitepe Yılı olarak ilan etmesinin ardından, İçişleri Bakanlığının da destekleriyle Bursa Bilişim ve Yönetişim Derneği tarafından hazırlanan ve Gürsü Belediyesi'nin de katkı verdiği “Tarihin Sıfır Noktasından Geleceğe: Göbeklitepe Projesi” kapsamında Şanlıurfa'dayız.

Her ne kadar burayı belgesellerden, yazılı basından takip etsek de yazılıp çizilenleri yerinde görmek ayrı bir keyif veriyor.

Öncelikle Göbeklitepe'nin, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve tüm dünyanın dikkatini çeken bir yer olduğundan bahsedelim.

İnsanlık tarihinin bilinen ilk tapınaklarının yer aldığı, Şanlıurfa'ya yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Göbeklitepe bütün ezberleri bozuyor. 

İngiltere'deki Stonehenge, M.Ö 2500'de, Mısır Piramitleri M.Ö 2600'de, Mezopotamya Zigguratları M.Ö 4000'de, Portekiz'deki Almenders Cromlech ise M.Ö 6000'de inşa edilirken; Göbeklitepe'deki tapınaklar ise M.Ö. 12.000'de inşa edilmiş.

Bu bilgi dahi insanlığın tarihsel yolculukta nerede durduğunu anlamamız için yeterli.

İnsanoğlunun henüz yerleşik hayata geçmediği, avcı olarak yaşadığı bir dönemde inşa edilmiş. Sonrasında nedendir bilinmez üstü toprakla ile kapatılıp, terk edilmiş.

Bana göre iyidir ki kapatılıp terk edilmeseydi bu zamana kadar ulaşamayabilirdi.



Keşfi de ilginç...


Göbeklitepe'nin bulunma hikayesi de bir o kadar ilginç...

Dedik ya bu kadar konunaklı olmasının altında toprağa gömülüp terkedilmesi yatıyor.

Ta ki 1980'lere kadar...

Gelelim hikayemize...

1980'li yılların sonlarında iki köylü Şanlıurfa'daki tepelik bir arazide, topraklarını sürerken bir heykel bulur.

Alıp evlerine götürselerde ne yapacaklarını bilemezler.

Sonunda yetkililere teslim etme konusunda karar alıp, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ile irtibata geçerler..

Heykel müzeye teslim edilir fakat o yıllarda müzede bu heykelin değerini kavrayacak Neolitik Çağ Uzmanı  bir kişinin olmaması nedeniyle depoya kaldırılır.

Aradan yıllar geçer...

90'lı yıllarda Şanlıurfa'da Nevali Cori kazısını yapan Prof. Harald Hauptmann ile ekibindeki öğrencisi Klaus Schmidt; bu kazıdan çıkarılan eserleri teslim etmek için müzeye gelir...

Tarihin akışı ise o gün değişir.

Yetkililer Örencik Köyü'nde yaşayan köylülerin yıllar önce getirdiği heykeli gösterir.

Schmidt'in fal taşı gibi açılır, nereden bulunduğunu sorar.

Örencik Köyü'ne gidilir, köylüler bulunur ve Schmidt ile köylüler bu heykelin çıktığı araziye gidilip kazıları başlatır.



Tapınakların ortaya çıkışı...

Başlatılan kazıların ardından tarihin sıfır noktası olarak nitelendirek Göbeklitepe'deki tapınakları ortaya çıktığını öğreniyoruz..

Burası tam anlamıyla tarihin akışını değiştiriyor. Tüm ezberleri bozuyor...

Çünkü Göbeklitepe keşfedilmeden önce, 12 bin yıl önceki insanın avcılık yaparak ilkel bir şekilde yaşadığı öğretiliyor...

Ama... M.Ö. 10 bin yıl önce insanlık bir inanç merkezi inşa ettiği ortaya çıkıyor...

Mevcut bilgiye göre böylesi  bir tapınağın inşa edilmesi için insanın önce barınak yapmayı öğrenmesi, sonra tarıma başlayarak yerleşik hayata geçmesi gerekiyordu.

Yerleşik hayata geçmemiş ilkel avcı toplumlarda inancın yerinin olmadığı düşünülüyordu.

Ama işte Göbeklitepe bu ezberi bozdu.

Anlaşıldı ki Göbeklitepe'de yaşayan insanlar, yerleşik hayata geçmeden önce ileri düzeyde mimarlık ve mühendislik zekasına sahipti ve heykelleri işleyecek bir estetik anlayışları mevcuttu.T

Taşların üzerine hayvan figürleri işliyor, burada ibadetlerini gerçekleştirebiliyorlardı.
 


Müze alanı...

Ziyaretçileri ilk önce Göbeklitepe Ören Yeri'nin hemen girişindeki, çevreye uygun mimarisiyle dikkat çeken ziyaretçi merkezi karşılıyor.

Açık Hava Müzesini gezmek için bilet almanız yada Müze Kartınızın olması gerekiyor. Bilet fiyatı ise 42 lira...

Burada bir dipnot geçelim. Bölge müze alanı olduğu için Müzekart edinmek her zaman ilk tercih olmalı.

İkinci bölüm, adeta size zamanda yolculuk yaptıran bir zaman makinesi..

Görsel ve işitsel olarak çok iyi tasarlanmış bu merkez, sizi alıp milattan önceki o yıllara götürüyor, Göbeklitepe'yi inşa eden insanların nasıl yaşadıklarını anlamanızı sağlıyor. 

T şeklinde stellerden (dikilmiş, yüksekliği eninden uzun yekpare bir taş) oluşan tapınaklara doğru yolculuğumuz başlıyor.
 
İki ila altı metre uzunluğunda, ağırlıkları beş ile kırk ton arasında değişen bu stellerden oluşan tapınaklar tüm görkemiyle sizi bekliyor.

İnsanı temsil ettiği düşünülen bu taşlar üzerinde kimi vahşi hayvan figürleri de bulunuyor.

 


Buraya bir dipnot bırakalım.

Buradaki altı tapınak yapılan kazı sonucu ortaya çıkarılıyor.

Ardından üzeri 2018 yılında büyük bir brandayla kapatılarak koruma altına alınıyor.



 

Buranın 12 futbol sahası büyüklüğünde olduğunu öğrendiğimizde, aslında ne kadar küçük bir alanı gezdiğimizi kavrıyoruz.

Tüm bu binlerce yıl süren çağlar arasındaki yolculuk arasında yolumuz yine Göbeklitepe'ye çıkıyor ve buraya neden tarihin sıfır noktası denildiğini daha iyi kavrıyoruz... 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —