'Yunanistan, Batı Trakya Türklerini koz olarak kullanıyor'

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin büyümesini çekemeyen Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerini koz olarak kullandığını söyledi.

Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardır devam eden Batı Trakya sorunu Akdeniz’de yaşanan gerilimle birlikte yeniden ortaya çıktı.

Yunanistan’ın bölgedeki Türk köyünde tatbikat yaparak bölgedeki Türk azınlığa gözdağı vermek istemesini tenkit eden Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, “Türkiye, son dönemde özellikle kendi kıta sahanlığımız çerçevesinde ve Libya ile gerçekleştirmiş olduğu münhasır bölge anlaşması gereği sondaj çalışmaları yürütüyor. Buna mukabil Yunanistan ne yazık ki uluslararası hukuka ve her türlü sözleşmelere aykırı olarak bölgeler bir takım faaliyetlerde bulunuyor. Zaman zaman kimi gerginlikler de ortaya çıkıyor.

Bilindiği gibi 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan antlaşması gereği bir mübadele söz konusu olmuştur. Ancak burada 2 bölge istisna bırakılmıştır. Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan soydaşlarımız yani Müslüman Türk azınlığı ve İstanbul’daki gayri Müslim azınlık bulundukları yerde kalmak suretiyle bulundukları ülkelerin vatandaşları olarak ülkelere emanet edilmiştir.

Yıllardan bu yana Yunanistan Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığına vatandaşlık muamelesi yapmaktan öte, sürekli ayrımcı ötekileştirici ve asimile etme politikalarıyla adeta göçe zorlamaktadır. Bu nokta da yaşanan her türlü gerginlikte, gerek Kıbrıs gerekse Akdeniz konusunda Türkiye’nin haklı müdahalelerine ve tezlerine rağmen Yunanistan Batı Trakya’daki Türk azınlığını dostluk köprüsü olarak görmek yerine Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmaktadır. Rövanş alınır bir mevzu olarak görmesi, ne demokrasiyle nede bir devlet anlayışıyla bağdaşmaktadır.

Son günlerde Batı Trakya’da Yunanistan makamlarının Türk azınlığı tedirgin etmesi, endişeye sevk etmesi ve onları bulundukları bölgelerde rahatını ve huzurunu ortadan kaldırmaya çalışmasıyla Türkiye’yi tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bu çerçevede Yunanistan’ın yanlış yaptığını dile getirdi. Soydaşlarımızdan da bu çerçevede teşekkür telefonları aldık. Tüm soydaşlar ve Batı Trakyalılar adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Batı Trakya’da yapılan bir takım muamelelerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu herkes çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, uluslararası hukuk çerçevesinde konuların çözülmediği takdirde diğer yöntemlerin de bu konuda kullanılacağını ifade etti. Yunanistan hükûmetinin özellikle köylerin içerisinde çocukların gözleri önünde, adeta gözdağı vermesi asla bir devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır” dedi.

Yunanistan’da çok sıkıntılar yaşandığına işaret eden Hakan Çavuşoğlu, “Batı Trakya bölgesi, Avrupa Birliğinin en az gelişmiş bölgesidir. Çünkü Yunanistan buraya düşman gözüyle bakmaktadır. Tüm devlet imkanlarından, istihdamlardan ve yatırımlardan uzak tutmaktadır. Son dönemde genç nüfus Avrupa Birliği ülkelerine giderek geçimini sağlamak adına çalıştığını görmekteyiz. Türkiye, ülkesinde bulunanlara tüm imkanları sunarken, Yunanistan tam aksine davranmaktadır. Etnik kimlik bakımından büyük bir sorun olarak bu böyle sürmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin almış olduğu kararlara bile uyulmadığını görüyoruz. Son dönemde okulların kapatıldığını çift dilli anaokulu eğitimin yapılmaması sebebiyle çocuklarımızın Hıristiyan eğitimlere maruz bırakılması insan haklarına çerçevesinden baktığımız da kabul edilebilir değildir. Her türlü hak hukuk çerçevesinden de baksak kabul edilebilir tarzda uygulamalar değildir. Yunanistan’ın bu yaklaşımını asla kabul etmiyoruz. Asla bu böyle olmaması gerekiyor. 1955 tarihli Yunanistan vatandaşlık yasasının 19’uncu maddesindeki hüküm 1998 yılında yürürlükten kaldırıldı. Bu maddeye göre, Helen ırkından olmayan bir kişi, Yunanistan dışına çıktıysa 6 ay geri dönmeyeceğine kanaat getirilirse vatandaşlıktan çıkarılıyordu. Bu şekilde yaklaşık 60 bin kişi vatandaşlıklarını kaybetti. Tamamen ırkçı bir yaklaşımdı. Avrupa Birliğinin buna göz yumması da kabul edilebilir değildir. Çünkü bu vatandaşlar da doğal olarak Avrupa Birliği vatandaşı oluyordu. Şu ana dek geriye dönük bir adım atılmamıştır. Tekrar vatandaşlığa alınmasına yönelik bir girişim olmamıştır. Yunanistan’da yaşananlar insanın canını acıtmaktadır. Her ne olursa olsun, iki ülkede masa etrafında oturup sorunlarını çözmek için her türlü adımı atar. Ama unutulmaması gereken konu şudur. Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığı Yunanistan’ın vatandaşıdır” diye konuştu.

Türkiye Akdeniz’deki faaliyetlerini geçmiş çerçeveden yaklaşarak değerlendirmek gerektiğini belirten Çavuşoğlu, “Buradaki en büyük sorun Güney Kıbrıs Rum kesiminin Annan planını kabul etmemesi rağmen Avrupa Birliğine tam üyeliğinin kabulüyle başlamıştır. Güney Kıbrıs Rum kesimi ilk önce Mısır ile daha sonra diğer ülkelerle münhasır deniz anlaşmaları yaparak buralarda sondaj çalışmaları başlatmıştır. Hal bu ki Kıbrıs’ın tamamının statüsü belirlenmeden oradaki Rum kesimin böyle adımlar atması bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Hal böyle olunca Türkiye kendisine göre, bir adımlar atarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Libya ile münhasır bölge anlaşması yaparak Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına hız verdi. Bu ihtilaf Yunanistan ve Türkiye arasında önceden bu yana devam ediyor. Yunanistan’ın temel tezi şu, ‘kıta saham benim ana karamdan değil, adalardan başlanarak ölçülmesi gerekiyor’ diyor. Uluslararası hukuka göre bu mümkün değil. Eğer bu mümkün olsaydı. Meis Adası’ndan ölçülmüş olsaydı. Türkiye adeta kendi içerisine hapsedilmiş olacaktı. Uluslararası mahkemelerin bu konuda vermiş olduğu örnek kararlar var. Kıta sahasının ana karadan itibaren ölçülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Karadeniz’de doğalgaz bulması elbette bir kısım ülkeleri rahatsız ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, “Türkiye Akdeniz’deki aramalarını sürdürüyor. Bilenen şu ki bölgede güçlü rezervlerin olduğudur. Bu noktada Türkiye, sondaj çalışmalarıyla ilgili filosunu genişletti. Her zaman bahsettiğim bir konu vardır. Türkiye’nin dört bir yanı petrol ve doğalgaz kaynağı varken, Türkiye sınırları içerisinde olmaması hayret vericiydi. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Hem sondaj filosunu, hem de teknolojisini geliştirdi. Bu çerçevede iddialarından ve hayallerinden geri atmayacaktır. Türkiye’nin geleceği daha parlak olacaktır” dedi.