Son kişisel sergisini Tayyare Kültür Merkezinde açan Antika, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lise yıllarında yazılarının beğenildiğini söyledi.
Bayburt'ta yaşadığı senelerde dini kitaplardaki yazıları yazmaya çalıştığını belirten Antika, hat sanatını geliştirmek için çok çabaladığını dile getirdi.
Gençliğinde danışabileceği, ders alabileceği birinin olmadığını aktaran Antika, malzeme konusunda da eksikleri bulunduğu için bunları kendisinin ürettiğini ifade etti.
Allah rızasını umarak hat sanatıyla ilgilendiğine dikkati çeken Mustafa Antika, şunları söyledi:
"Memur olduğum için memuriyet dolayısıyla sergi açma imkanım olmadı ancak bizim hat sanatındaki ustasız ustalığımız 2008 yılına kadar devam etti. Emekli olunca, 116 çini üzerine hat sanatını işleyerek ilk kişisel sergimi açtım. Klasik anlamda hat sanatında uğraşan çok insan var ama beni çini üzerinde hat sanatını geliştirmeye iten şey, Allah'ın evine girdiğimde çinilerdeki hatların estetik açıdan değeri olmadığını ve bir ayette onlarca hareke hatası bulunduğunu görmemdi. Bu yolda özel bir çalışmamız oldu. Çini üzerine hat yazmayla uğraşan çok olmamış. Normalde bir tablo yazsaydım, insan bunu alıp evine asacak, bir kişinin evinde ben misafir olacaktım. Eğer camilerdeki çini üzerindeki noksanlıkları giderirsek en azından biz Allah'ın evinde yaşarız, zaten onun misafiriyiz, onun kuluyuz."
Camilerdeki çini üzerindeki hataları gidermek ve güzelleştirmek için fedakarlıklar yaptığını söyleyen Antika, hat sanatının farklı alanlarında da çalışmalarının olduğunu kaydetti.
"Hat sanatını kendi kendime öğrendim"
Koleksiyonerlere hat yazıları yazdığını belirten Antika, dünyanın bazı ülkelerine eserlerinin ulaştığını ve birçok kişinin evinin duvarını süslediğini belirtti.
Sanata bakış açısına değinen Antika, "Hat sanatını, Allah Resulü'nün yanında bulunmuş, inen vahiy ayetlerini yazdırdığı o kişilerin mesleği olarak idrak ettim, o amaçla yazıyorum. Tarihi bir söz vardır, 'Kur'an Mekke, Medine'de indi, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı' diye. Hat sanatının bu aşamaya gelmesinde Türklerin çok büyük bir rolü oldu. Bu rolde de işte biz de kendi çapımızda bir şeyler yapabiliyorsak ne mutlu bize." ifadelerini kullandı.
Antika, 1982 yılında İstanbul'da 91 yaşında vefat eden hattatlıkta "ustaların ustası" Hamid Aytaç'ın da sanatı çocukluğundan itibaren bazı ustaların yanında öğrendiğini ancak icazetinin olmadığını vurguladı.
İcazetin her şey demek olmadığını ifade eden Antika, "İcazet yazıyı yazdırmıyor, yazıyı yazdıran o insanın estetik görüşü, ruh aleminin kağıt üzerine aksetmesidir. Hamid Aytaç ustaların ustasıdır ancak hat sanatını kendi çapımda hiçbir hoca olmadan kendi kendime öğrendim. Rabbim bize çini üzerine yazı yazmakta olsun, hat sanatında olsun yalnız başımıza yetişmemize yardım etti." dedi.
Hat sanatının kendilerine geçmişten gelen bir emanet olduğunu dile getiren hattat Mustafa Antika, taklitçilikten uzak özgün eserler vermeye çalıştığını, yeni sergiler açmak için de hazırlıklarına devam ettiğini sözlerine ekledi.