Kılıçdaroğlu, Gökdere Meydanı'nda düzenlenen Millet İttifakı Bursa mitinginde, Türkiye'yi yeniden güçlü, saygın ve demokrasinin hakim olduğu bir ülke haline getireceklerini söyledi.
►Mitingden fotoğraflar için tıklayın...
Beka sorunu tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"(Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin beka sorunu var) demek, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği yok anlamına gelir. Yani 'Bir tehlikeyle karşı karşıyayız, Türkiye yok edilmek üzere.' Sizin Türkiye'den haberiniz bile yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölgesinin en güçlü, en kuvvetli devletlerinden birisidir. Nüfusuyla, çalışkanlığıyla, insan yapısıyla, her şeye rağmen ekonomisiyle bölgenin en güçlü devletidir. Peki niye diyorlar illa 'Bir beka sorunu var?' Ne var Allah aşkına? Ne olacak? Başka bir beka sorunu var, ben onu biliyorum. Yani elden gidecek. Nasıl götüreceğiz, onlar gidecek. Gidecek, ben de biliyorum. Allah'ın izni ve sizlerin oylarıyla gidecek.
Türkiye üretimden koparılmadığı sürece, herkesin çalıştığı, işinin aşının olduğu huzurlu bir Türkiye olduğu sürece hiçbir beka sorunu yoktur. Bunu söyleyenler, vatandaşları korkutarak oy almak istiyorlar. Niye? Vatandaş korkar mı? Gideceğiz sandığa, oylarımızı kullanacağız. (Millet İttifakı'nın CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı) Mustafa Bozbey'i büyükşehir belediye başkanı seçeceğiz. Görecekler, Bursa'yı, Türkiye'yi görecekler. Güzel işler nasıl yapılır, bunların hepsini öğrenecekler."
"17 yıl tek başına iktidar yaptınız"
Önceki seçimlerde AK Parti'ye oy veren seçmenlere seslenen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"17 iktidar yaptınız. 17 yıl tek başına iktidar yaptınız, ortağı yoktu, tek başına yaptınız. Başbakanlığı kazandığında İstanbul'dan Ankara'ya geldi. Ankara'da Keçiören'de bir daireye oturdu, 'Ben milletin Başbakanıyım, ben bir dairede oturacağım. Beraber oturacağız, milletvekili lojmanlarının satılması lazım, milletvekillerinin de milletin arasında olması lazım' dedi ve oyunu her seferinde artırdı. Vatandaş da güvendi, 'tamam' dedi. Arkasından vatandaşlardan vergi topladı. 17 yılda 2 trilyon doların üstünde vergi. Arkasından 'Devlet fabrika kurar mı?' dedi, bizim dedelerimizin, babalarımızın ödedikleri vergilerle kurulan fabrikaları 70 milyar dolara sattı. Yetmedi, arkasından devleti 500 milyar dolar borca soktu. Şimdi şu soruyu sormak zorundayız, AK Parti'ye oy veren kardeşlerim, vicdanlarına şu soruyu sormak zorundalar; "2 trilyon vergi topladın, 70 milyar dolara fabrikaları sattın, Etibank, Sümerbank, Şeker Fabrikaları sattın. 500 milyar dolar da borçlandın, peki kardeşim bizi neden soğan kuyruğuna mahkum ettin? 17 yılın sonunda bizi neden soğan kuyruğuna mahkum ettin?' Bu soruyu soracaksınız."
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Döndü dedi ki o vatandaşlara: 'Bunlar birer varlık kuyruğudur.' Vatandaşın aklıyla alay ediyor. Allah aşkına vatandaşla dalga geçilir mi? Oraya giden insanlar fakir fukara insanlar. Oraya giden insanların nasıl geçindiğinden senin haberin var mı? Oraya giden insan 'bir kilogram daha ucuz soğan alırım, patates alırım' diye yollara düşmüşken sen onlarla dalga geçiyorsun, 'varlık kuyruğu' diyorsun. Ben seni bilmez miyim? O varlık kuyruğu olsa, o kuyruğun en başında sen olurdun. Ben seni bilmez miyim?"
"Sandığa gideceksiniz, vicdanınıza soracaksınız"
Dikkatle bakılması gereken iki şey olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Bir; sarayda oturanlar, iki; vatandaşlar. Türkiye eğer ayrıştıysa bu çerçevede ayrıştı. Sarayda oturanlar ve onların çevresi ayrı. Onların işsizlik, mutfak, elektrik, su, doğal gaz sorunu yok. Bir elleri yağda, bir elleri balda." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye geçmişte oy verenlere yeniden seslenerek, "Bizim büyük dedelerimiz Kurtuluş Savaşı'ndan sonra üzüm, incir, tütün, tarım ürünü buğday sattılar, fabrika yaptılar. Geldik 21. yüzyıla, şimdi tam tersini yapıyorlar. Fabrika satıyoruz, üzüm, patates, domates, patates, tarım ürünü alıyoruz. Ne oldu, nasıl oldu Türkiye bu hale geldi? O nedenle bütün kardeşlerime söylüyorum: Sandığa gideceksiniz, vicdanınıza soracaksınız. '17 yıl seni omuzlarımda taşıdım, yeter artık' demeniz lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"Milliyetçi olmak kolay değildir"
Ülkücülere de seslenen Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:
"Milliyetçi olmak kolay değildir. Milliyetçilik, vatanını, bayrağını sevmektir. Milliyetçilik, vatandaşlar arasında ayrım yapmamaktır. Milliyetçilik, bu ülkenin taşına toprağına, kum tanesine canını feda etmek demektir. Milliyetçilik budur. Milliyetçilik, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi düşlemektir. Milliyetçilik, bölgesinde en güçlü devleti, üreten devleti ayağa kaldırmak demektir. Milliyetçilik, tank palet fabrikalarını yabancı bir orduya satmak demek değildir. Bir daha söylüyorum: Milliyetçilik, tank palet fabrikalarını yani silah fabrikalarını yabancı bir orduya peşkeş çekmek değildir. Bunu özellikle söylüyorum. 20 milyar dolarlık bir fabrika var. 1 milyon 800 bin metrekare üzerine kurulmuş. Dünyada tank ve palet üreten 5 büyük fabrikadan biri. Fırtına obüsleri de yapılıyor. Devletin silah üretirken tüm bilgileri orada. Şimdi bunu 25 yıllığına Katar Ordusu'na sattılar. Kaça sattılar bilen var mı? Bir Allah'ın kulu bilmiyor. Sandıkta oy kullanacak vatandaşlara birinci soru: 'Dünyadaki 5 fabrikadan birine sahip olan Türkiye'nin tank palet fabrikası Katar Ordusu'na kaça satıldı?' Bunu soracaksınız. Şu soruyu sordum: 'Katar Emiri'nin sana verdiği uçağın karşılığı olabilir mi?' diye. Daha cevap alamadım. Ama sorun. Özellikle AK Parti'ye oy veren kardeşlerimiz sorsunlar. Bu memleketin silah fabrikası o memleketin namusudur, haysiyetidir, onurudur. Siz bana dünyada herhangi bir ülkeyi gösterin, dünyada hiçbir devlet yoktur ki kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya satsın."
"Üretirseniz, büyürseniz o zaman zaten siz milliyetçisiniz"
Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikasının özelleştirilmesinin 20 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete'de yer aldığını öne sürerek, şu ifadeleri kullandı:
"Kaça sattılar bilmiyoruz. Erdoğan'a sordum, şu cevabı veriyor: 'Efendim tank palet fabrikasını yenileyecektik, modern hale getirecektik. 50 milyon dolar bulamadığımız için Katar Ordusu'na verdik.' 50 milyon dolar İstanbul'daki 50 villanın bedeli. Kendisine söyledim. Sen Suriyelilere 35 milyar dolar buldun, harcadın, silah fabrikasına 50 milyon dolar mı bulamadın? Özellikle de tüm bunlar olurken kendisine 'milliyetçi' diyen Sayın Devlet Bahçeli'nin suskun kalmasını da emin olun anlayamıyorum. Milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Rahmetli Ecevit, 'Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına yazmadık, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'na, Akdeniz'in sularına yazdık' diyordu. Milliyetçilik budur. Üretirseniz, büyürseniz, güçlenirseniz o zaman zaten siz milliyetçisiniz. Dolayısıyla ülkücü kardeşlerim de sandığa giderken kendi vicdanlarına bunu sorsunlar ve neyin nasıl olacağını bilsinler."
MERAL AKŞENER'İN KONUŞMALARI...
"1 Nisan günü hayat, kaldığı yerden devam edecek"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise Millet İttifakı'nın, Cumhur İttifakı içinde yer alan MHP seçmenine de AK Parti'ye de oy veren seçmene de "Kardeşimizdir, canımızdır, kanımızdır." dediğini belirtti.
Akşener, "Ama onlar ne yaptı? Onlar sabah akşam iftira attılar. Bana 'PKK'lı' dediler. Kandil'le sözleşme imzaladığımı söylediler." ifadelerini kullandı.
Pazar günü yapılacak seçimlerin bir yerel seçim olduğunu hatırlatan Akşener, şunları söyledi:
"Bu yerel seçimde, adaylar seçilecektir. Muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, büyükşehir olmayan illerde il genel meclisi üyesi seçeceğiz. Onların kim olduklarını, hangi projeleri yaptıklarını, hangi hizmet anlayışı içinde olduklarını takip edin. Ona göre bir karar verin. Bu tepedekiler, en ağır hakaretleri birbirlerine edip bugün kanka olabiliyorlar. Allah rızası için sakın ola ki dost, arkadaşlar, akraba, ahbap, komşularınızla kötü olmayın. 1 Nisan günü hayat, kaldığı yerden devam edecek.
Bir Tarım Bakanı var, şaka gibi. Tam 25 ilde patates ekmek yasak, 142 bin dönümde patates ekilmesini yasakladı. Soğanı Mısır'dan ithal. Hani Sisi'ye çok kızıyorlardı. Mısır'dan, İran'dan ithal buna karşılık benim çiftçim terörist oldu. Bunu söyleyince de bozuluyor. Hapsettirecekmiş beni, elinden geleni ardına koyma."