Tarih: 19.07.2022 09:13

Türk televizyonları çürümenin sesi olamaz

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye Liseliler Birliği (TLB), Star TV’de yayınlanan “Duy Beni” isimli lise dizisinde dayatılan toplumsal çürümeye, ahlaksızlığa ve zorbalığa karşı Star TV önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

İSTANBUL (İGFA) - Türkiye Liseliler Birliği İstanbul İl Başkanı Berrak Bahçelioğlu, Duy Beni dizisiyle ekranlara bir kez daha taşınan çürümeyi duyurmak için Star TV önünde olduklarını belirterek açıklamaya, “Baştan uyarıyoruz! Birazdan anlatacağımız sahneler bir Türk dizisinde gösterilmiştir. O sahneler evet hayal ürünüdür ama bu çürümenin ekranlarımıza kadar taşınması önümüzde duran en büyük, en gerçekçi tehlikedir.” sözleriyle başladı.

FARKINDALIKLARIN ARDINA SAKLANMAYIN

Dizide okulun bir entrika merkezi, okul öğrencilerinin ise vicdansız ve ahlaksız gösterildiğini söyleyen Bahçelioğlu, “Duy Beni adlı dizide iki lise öğrencisinin okullarında, kendi arkadaşları tarafından soyularak taciz ve darp edildiğini izledik! Soyulan öğrencilerin şantaj için videosu çekiliyor. Evet, bir liseli dizisinde öğrenciler birbirini soyup şantaj yapıyor! Üstelik bunu yapanlar bir işgal kuvveti değil okul arkadaşları, sınıf arkadaşları! Arkadaşlık yok, kardeşlik yok, paylaşmak yok!

Lise öğrencileri tacize uğruyor, dövülüyor, gözleri bağlanıyor, videoları çekiliyor. Bu görüntüler bütün okula yayılarak izletiliyor. Bu ahlaksızlığı, bu akıl dışı, insanlık dışı olayları neden izlediğimizi soruyoruz. Cevap ise zorbalığa karşı farkındalık yaratmakmış! Farkındalıkların ardına saklanmayın. Sizin reyting ve paraya her şeyden çok önem verdiğinizi biliyoruz.” dedi.

ARKADAŞLIĞI, İNSANCILLIĞI REYTİNGE FEDA ETTİNİZ!

Türk televizyonlarına sokulan görüntülerin Batı’nın dayattığı çürüme olduğunu belirten Bahçelioğlu, “Reyting uğruna televizyonlarda pedofili ve şiddet normalleştiriliyor; cinsellik, istismar, bağımlılık ve her türlü aşırılıklar lise sıralarına kadar indiriliyor; şiddet, taciz, tecavüz, küfür, uyuşturucu ve silah kullanımı ise kısıtlama olmadan her gece ekranlarda karşımıza konuyor.” dedi.

Duy Beni dizisinin lise sıralarına indirilen bu çürümüşlüğün yeni temsilcisi olduğunu ama tek olmadığını söyledi: “‘Kardeşlerim’ adlı dizide ise bir öğrencinin kafası arkadaşları tarafından okul tuvaletinde pisuvara sokuluyor. Çok yakın zamanda ‘Öğretmen’ dizisinde ise öğrencilerine akıl almaz şiddet yöntemleriyle ders vermeye çalışan bir öğretmeni izlemedik mi?

Siz nerede yaşıyorsunuz? Hangi okulumuzda var bu ahlaksızlıklar? Size göre okullarımız suç mahalli, gençlik ise suç makinesi öyle mi? Hangi Türk Genci arkadaşlarını çırılçıplak soyup kameraya alıp şantaj yapar? Siz çürüyen batıdan ‘esinlendiğiniz’, daha açık koyalım, ‘çaldığınız’ yapımların Türkiye’de tutacağını mı sandınız?”

BİZİM DÜNYAMIZ SİZİN HAYAL DÜNYANIZ KADAR PİS DEĞİL

Dizilerin yayıncı ve yapımcıların gençliğin kaygılarından, gençliğin umutlarından ve sevinçlerinden bir haber olduğunu vurgulayan liseliler: “Bizim dünyamız sizin hayal dünyanız kadar pis değil. Bizim dünyamızda arkadaşının kuyusunu kazmak yok. Sahtekarlık yok. Düşene bir tekme daha vurmak yok. Köşe dönmecilik yok. Gösteriş düşkünlüğü yok!”

“Bu dizilerde lise öğrencisinin gelecek kaygısı, kendini keşfetme isteği, kültürel ve bilimsel alanlarda üretim yapma arzusu yok. Bu dizilerde lise öğrencisinin vatanseverliği, ülkesine karşı sorumluluğu yok. Bu dizilerde öğretmen-öğrenci ilişkisi yok. Bu dizilerde bağımlılıklarla mücadele yok. Bu dizilerde kültür yok, sanat yok, toplum yok. En önemlisi bu dizilerde bizim değerlerimiz yok. İnsanlığın büyük erdemleri yok. Arkadaşlık yok, yardımseverlik yok, mutluluk yok, sevgi yok.” dedi.

İşte bizi biz yapan bu değerlerin, milli benliğimizin ve kültürümüzün, iyimserlik ve umutlarımızın yok sayıldığı bu dizilerde biz yokuz. Biz liseliler o dizilerde değiliz. İşte buradayız.” diyerek, gençliğin Batı’dan ithal kavramlarla tanımlanamayacağı ve kalıplara sıkıştırılarak tolumsal çürümenin dayatılamayacağı söyledi.

BU ÇÜRÜMEYE; KULAKLAR TIKALI, GÖZLER KAPALI, DİLLER SESSİZ, VİCDANLAR TUTSAK KALAMAZ!

Berrak Bahçelioğlu, bu çürümeye sessiz kalmayacaklarını vurgulayarak Radyo Televizyon Üst Kurulu’na çağrıda bulundu: “Türk milletini, kültürümüzü, gençliği, geleceğimizi hedef alan, çürüme merkezleri olan bu yapımlara izin vermeyin! Türk gençliğini milli kültüründen koparmaya çalışan, gençliği düşmanlığa, çatışmaya, karamsarlığa, umutsuzluğa sürüklemeye çalışan yapımlara izin vermeyin!” dedi.

Türkiye’deki tüm yapımcılara, senaristlere ve oyunculara da çağrıda bulunan Bahçelioğlu, “Türkiye’deki tüm yapımcılara, senaristlere, oyunculara sesleniyoruz. Sizleri sorumluluğa davet ediyoruz. Değerinizin ölçütü reytingler değil, sanatınızdır. Reyting uğruna çocuk istismarını ekrana taşımak sanat değildir. Bakın Hababam Sınıfında entrika yok ama en büyük zorbalık eleştirisi orada. Bakın Kemal Sunal filmlerine ahlaksızlık yok en büyük sistem eleştirisi orada. Bu yozlaşmaya alet olmayın! Milli kültürümüze, değerlerimize, arkadaşlığa, sevgiye, dostluğa, paylaşmaya, mutluluğa düşman olmayın. Zorbalığı eleştiriyoruz diyerek, kötülüğü, eziyeti özendirdiğinizin farkında değil misiniz?  Dizi ve film sektöründeki bu kirli, çürümüş, köhne düzeni değiştirecek olan da sizlersiniz.” dedi.

Türk Gençliğinin karakterini ve özlemlerini hatırlatarak “Türk gençliği vatanseverdir, umutludur, milletine ülkesine karşı sorumludur, milli değerlerine bağlıdır.

Her gece televizyonlardan yayılan bu dayatmalara seyirci kalmayacağız! Bu çürümeye karşı mücadelemizi sürdürürken, yeni dünyayı, iyimserlik dünyasını, sevgi ve hoşgörü dünyasını biz gençler kuracağız.”  diyen liseliler Z Kuşağı değiliz Türk Gençliğiyiz sloganlarıyla açıklamalarını sonlandırdılar.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —