Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. İlknur Kıvanç Altunay, sedefin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirterek, "Özellikle son yıllarda çıkan yeni ilaçlar ve hastaların düzenli takip edilmesi sedefin hem tedavisine hem de kontrol altında tutulabilmesine olanak sağlamaktadır." dedi.
Novartis ve Sedef Hastaları Dayanışma Derneği tarafından "29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü" dolayısıyla sedef hastalarının sorunlarına dikkati çekmek amacıyla Nişantaşı'nda bir otelde basın toplantısı düzenlendi.
Burada konuşan Altunay, sedef hastalığının toplumun ortalama yüzde 3'ünü etkileyen, derinin üst tabakasındaki hücrelerin yenilenme süresinin hızlanması sonucunda ortaya çıkan, iyileşme ve alevlenmelerle devam eden bir çeşit kronik bağışıklık sistemi hastalığı olduğunu söyledi.
Hastalığın, deri hücrelerinin kontrolsüz ve oldukça hızlı bir şekilde yenilenmesi, deride sedef renginde pullanma ve kepeklenmeye neden olduğunu belirten Altunay, sedefin kızarık, iltihaplı, ağrılı ve kaşıntılı lezyonlar şeklinde olabildiğini, stres, enfeksiyon, ilaçlar, uzun süre güneşe maruziyet gibi farklı sebeplerle tetiklenebildiğini vurguladı.
"Ailenizde sedef hastası varsa sizin de olma riskiniz artar"
Sedef hastalığının her yaştan ve cinsten insanı etkileyebildiğini fakat genellikle yetişkinlerde görüldüğüne dikkati çeken Altunay, "Özellikle ailenizde sedef hastası bulunuyorsa sizin de hasta olma riskiniz artar. Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir. Tokalaşma, sarılma veya benzeri deri teması hastalığın sağlıklı kişilere geçmesine neden olmaz." diye konuştu.
Prof. Dr. Altunay, sedef hastalığının tedavisine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Sedef, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugün sedefin artık sadece bir deri hastalığı olmadığını ve başka sistemleri ve böylece hastaların genel sağlığını da etkilediğini bilmekteyiz. Tedavideki amaç lezyonsuz dönemi mümkün olduğunca uzun tutabilmek, hastanın günlük işlevlerini sorunsuz yürütebilmesini sağlamak ve dolayısıyla yaşam kalitesini artırabilmek, ayrıca hastaların genel sağlığını da optimal düzeyde tutabilmektir. Tedavide hastalığın şiddetine göre topikal tedaviler dediğimiz sürülebilen kremler, losyonlar, ışın tedavileri, ağız yoluyla veya enjeksiyon yoluyla uygulanabilen sistemik ilaçlar kullanılabilmektedir. Özellikle son yıllarda çıkan yeni ilaçlar ve hastaların düzenli takip edilmesi sedefin hem tedavisine hem de kontrol altında tutulabilmesine olanak sağlamaktadır."
"Sedef hastalığı son 4 yılda 2 kat arttı"
Novartis İlaç Medikal Operasyonlar Direktörü Dr. Müge Mert de sedef hastalığının son 4 yılda 2 kat arttığına dikkati çekerek, hastalıkla ilgili toplumsal farkındalığı artırmak için hekim ve hasta dernekleriyle işbirliğinde projeler gerçekleştirdiklerini söyledi.
Sedef hastalığı hakkında toplumda yanlış veya eksik bilgilerin hastaların sosyal hayatını olumsuz etkilediğine işaret eden Mert, şöyle konuştu:
"Hastalar günlük yaşamlarında kendilerini soyutlanmış ve kısıtlanmış hissetmektedirler. Biz 'Elif'in Hikayesi' projesinde sedef hastalığının uzman dermatologlar tarafından uygulanacak uygun tedaviler ile kontrol altına alınabilmekte olduğunu ve hastaların normal bir yaşam sürdürebileceklerini göstermeye çalıştık. Elif'in hayal ettiği pürüzsüz cildiyle kendini gördüğü anki heyecanını ve mutluluğunu tüm sedef hastalarına ilham olması için paylaştık."
"Sedef Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunudur"
Sedef Hastaları Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Yıldırım ise sedef hastalığının yaygın ve çoğunlukla sıkıntı veren bir deri hastalığı olduğunu ve sadece kozmetik bir sorun olmadığını belirtti.
Hastalığı sınırlı olan kişilerin bile günlük yaşamlarının etkilediğini aktaran Yıldırım, sedefin dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2'sini yani 125 milyon civarında insanı etkilediğini söyledi.
Sedefin Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunu olduğuna işaret eden Yıldırım, "Son dönemde gerçekleştirilen hasta anketi sonuçları Türkiye'de sedef hastalarının yüzde 84'ünün ayrımcılığa ve dışlanmaya, yüzde 56'sının sedefin bulaşıcı olup olmadığı sorusuna maruz kaldığını göstermiştir. Ayrıca hastaların yüzde 46'sı toplum içinde rahatsız edici bakışlarla karşılaştığını ve yüzde 26'sı insanların ellerini sıkmayı istemediğini söylemektedir." ifadelerini kullandı.
Toplantıya katılan sedef hastası Elif Başaraner de "Elif'in Hikayesi" projesi kapsamında kendisinin balmumundan heykelinin yapıldığını aktararak, kendisini pürüzsüz bir ciltle lezyonları olmadan gördüğü için çok mutlu olduğunu ve tedaviyle güzel bir cilde kavuşacağına olan inancının daha da arttığını ifade etti.
Sedef hastalığının tedavi edilebilir olduğunu belirten Başaraner, hastaların umutlarını kaybetmemesi gerektiğini ifade etti.