Tarih: 31.08.2016 07:00

Sabrın acı meyvesi, her birinin hüzünlü öyküsü...

Facebook Twitter Linked-in

Yasemin Dinçer

Muradiye Külliyesi'ni dolaşırken Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hep o dizeleri yankılanır beynimde...

'Muradiye Sabrın Acı Meyvesi, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer'

...

Muradiye Külliyesi'ne neden böyle ithaf edildi? Anlamak için Muradiye'nin ruhuna kulak vermek gerekiyor...

Sıkıntılı günlere katlanmak zordur elbet. Dayanıldığı takdirde ise sonuçları güzeldir...

İşte burada sırlanmış hikayeleriyle ebedi istirahate çekilmiş bu insanların,  size anlatacağı çok hikayesi olacaktır...

Dilerseniz bu derûni hikayeleri dile getirelim...

CEM SULTAN TÜRBESİ

Fatih Sultan Mehmet'in küçük oğlu Cem Sultan Konya'da sancak beyliği yapan iyi yetişmiş bir şehzadedir.

Babası Fatih Sultan Mehmet'in vefat haberini Amasya'da sancak beyliği yapan abisi Sultan II.Beyazıt'tan bir gün geç haber alması sebebiyle Payitahta vardığında abisini çoktan tahta oturmuş bulur...

Bunun üzerine Bursa'ya gelerek adına para bastırıp, hutbe okutan Cem Sultan bir nevi padişahlığını ilan eder...

Sultan II.Beyazıt'ın ordusuyla Cem Sultan'ın ordusu karşılaşır...

Cem Sultan'ın ordusu mağlup olunca Akdeniz'e iner ve Rodos Şövalyelerine sığınarak onların da desteğiyle Vatikan'a gider...

Vatikan Cem Sultan'ı elinde bir koz olarak kullanır ve Osmanlı Devleti'ni hayli yoran miktarda haraca bağlar...

Daha sonrasında Vatikan'da vefat eden Cem Sultan'ın naaşı Bursa'ya getirilir ve Muradiye Külliyesi'ne defnedilir...

Vatikan yönetiminin Hristiyan olmasi karşılığında Kardinallik ve ülke yönetimi teklifinde bulunmasını şiddetle reddeden ve ömrü boyunca bir vakit namazını kaçırmamış olması da gerçekten ilginçtir...

ŞEHZADE MUSTAFA

Kanuni Sultan Süleyman'ın Mahidevran Sultan'dan olan oğlu Şehzade Mustafa'nın hazin hikayesinin her aklıma geldiğinde hüzünlendiren bir tarafı vardır benim için... ... Taşlıcalı Yahya'nın bu katlin sonrasında yürekleri yakan satırları yıllar sonra bile acının tazeliğini korur gibi adeta... ... Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı mustafa hânı Tolundu mihr-i cemali bozuldı dîvânı Vebâle koydular âl ile Ali Osmânı. ...

1553 yılında Konya Ovasında Kanuni Sultan Süleyman Han'ın çadırına davet edilen Şehzade Mustafa, babasından sonra Osmanlı Devleti'nde en güçlü orduya sahipken yinede o çadıra girmiştir.

Hikayenin benim için en yürek yakan tarafı da budur bana göre...  Mert ve Civan bir şehzade olduğunu yıllar sonra bile hissettirir gibi adeta...

II.MURAT TÜRBESİ

Muradiye Külliyesi'ne ismini veren Osmanlı Devleti'nin 6.Padişahı Sultan II.Murat, kendi isteğiyle ahir ömründe tahtından feragat edip oğlu Fatih Sultan Mehmet'i tahta çıkararak saltanattan vazgeçmiş bir yüce padişahtır.

Segedin Antlaşmasiyla 10 yil birbirleriyle savasmama kararı almış Avrupa, Osmanlı tahtında 12 yaşında bir çocuk oturması sebebiyle antlaşmayı bozmuştur...

Avrupa Haçlı ordusuna karşı ordusunun başına tekrar geçen Sultan II.Murat, Varna Savaşı'yla Balkan topraklarını Osmanlı topraklarına dahil etmiştir ... 1451 yılında vefat ettiğinde Çelebi Mehmet'ten devraldığı Osmanlı topraklarını tam 3 katına çıkarmış bir devlet bırakmıştır oğlu Fatih Sultan Mehmet'e...

Vasiyeti üzre öldüğünde kendinden önce vefat etmiş Oğlu Şehzade Alaaddin'in yanına defnedilmistir.

Mezarının üstü sade toprakla örtülü olup üstü açık bırakılmıştır. Çünkü Sultan II.Murat öldüğümde 'Beni Allah'ın rahmetinden bereketinden mahrum bırakmayın' demiştir.

Muradiye Külliyesi'nin anlatılacak hikayeleri bitmez...

Hayatın sessiz tanıklığını yapan bu hazirede biraz huzur bulmak, biraz hayatın telaşından sıyrılmak istiyorsanız mutlaka kapısını çalın derim..




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —