Maske sıkıntısı yaşayan Avrupa’ya korona virüs dersi

Maske sıkıntısı yaşayan Avrupa’ya korona virüs dersi

Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı (TBB) ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Avrupalı yerel yöneticilerle telekonferans aracılığıyla yaptığı toplantıda salgın sürecinde Türkiye’de ve Gaziantep’te yapılanlarla

Fatma Şahin, yeni tip korona virüs mücadelesi kapsamında istişare etmek Avrupa’nın ve dünyanın son durumu hakkında bilgi almak ve Türkiye’nin yerel ve ulusal bazda aldığı tedbirleri paylaşmak amacıyla Cemr Eş Başkanı ve Norveç Belediyeler Birliği Başkanı Gunn Marit Helgensen ve Cemr Genel Sekreteri Frederic Valiler ile telekonferans aracılığıyla bir araya geldi.

Toplantı enfeksiyonun ilerlemesini engellemek için iş birliği ve dayanışma amacı taşıdı. Salgın süresi boyunca Avrupa’nın maske yetersizliği yaşadığı ifadeleri üzerinde durularak kriz yönetimi konusunda ortak masa oluşturulması gerektiğinin altı çizildi.

TBB Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, korona virüs sürecinde gerçekleştirilen güçlü koordinasyonla güzel bir çalışma metodu yakaladıklarını belirterek, "Öncelikle çok hızlı kararlar aldık. Sağlık Bakanlığı, salgının Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘pandemi’ ilan edilmesinin ardından Bilim kurulunu oluşturdu. Böylelikle çalışmalar daha koordineli bir şekilde başladı. Dünyada salgın çerçevesinde yaşanan gelişmeler takip altına alındı. Hepimizin inandığı küresel sorunla mücadele etmek için önemli bir koordinasyon ihtiyacının olduğu görüldü. Yaklaşık 18 yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hayata geçirilen sosyal devlet anlayışı ve sağlıkta organize edilen dönüşümün pandemi sürecinde büyük faydasını gördük. Özellikle sağlıkta dönüşümde insanların çok rahat ve hızlı bir şekilde hizmete erişimini sağlayarak sosyal güvence altyapısını oluşturduk. Herkesin ücretsiz bir şekilde sağlık hizmetlerinden istifade etmesini sağlayacak bir çatı oluşturduk. Bu güçlü sağlık çatısı ise pandemi sürecinde bizim en büyük güvencemiz oldu. Bilim kurulundan çıkan kararlardan ve dünya çapında yaşanan gelişmelere baktığımızda Türkiye’nin yoğun bakım ünitelerinin 100 bin kişiye 45 yatak grafiğini yakaladığı ancak bu rakamların Japonya’da 100 bine karşılık 7, İngiltere’de ise 6’ydı. Dolayısıyla bizim sağlığa dönük yaptığımız büyük yatırımın salgın sürecinde elimizdeki en büyük güç olduğunu gördük. Bilim kurulundan çıkan raporlarla özellikle Avrupa ve Norveç’teki örneklerde de olduğu gibi kısmi, genel ve yerel kısıtlamalar ortaya çıktı. Salgından korunmak amacıyla belirlenen 14 kural halkımıza doğru bir şekilde aktarıldı. Özellikle hijyen ortamının virüse karşı büyük bir koruma kalkanı olduğu kanısında ortak bir karar alındı” dedi.

"Yardım yapılmayan hane bırakmadık"

Türkiye Belediyeler Birliği olarak hijyen ortamının sağlanması adına bütün belediyeler ile birlikte geniş bir çalışma sahası oluşturulduğuna dikkati çeken Fatma Şahin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde ilgili bakanlıklar çıkardıkları genelgelerin en büyük uygulayıcıları belediyeler oldu. Belediyeler çıkan her bir kararın salgın süresince çok sıkı takipçisi oldu ve olmaya da devam ediyor. Dezenfekte kısmı enfeksiyondan korunmak amacıyla en önemli maddelerden birini oluşturuyordu. Bu kapsamda özel alan veya genel alan demeyerek köşe bucak geniş bir hijyen ortamı sağladık. Kuaförlerinden eczanelerine kadar birçok alanda hijyen seferberliğine ağırlık verdik. Bunun yanı sıra toplu taşımada sosyal mesafe ve maske kullanımını zorunlu hale getirdik. Sosyal mesafenin korunması için toplu taşımadaki doluluk oranını 5’te 1 oranına düşürdük. Sosyal hizmetler, Türkiye’nin en güçlü olduğu başlıklardan birisidir. Çünkü kurucu aile sosyal politikalar bakanlığından görev aldığım için diğer ülkelerle Türkiye’yi çok rahat bir şekilde kıyaslayabiliyorum. Engelli ve yaşlılar başta olmak üzere çok güçlü bir sosyal hizmet ağımız var. Bundan da önemlisi bu sosyal hizmet ağını destekleyen bir sosyal devlet anlayışımız mevcut. Sosyal belediyecilikte de insanı merkeze alan sosyal destek uygulamaları var. Bunu güçlü bir şekilde koordine ettiğiniz zaman sosyal yardımların ne denli hayati önem taşıdığı görüldü. Ayrıca salgın sürecinde iş yerlerinde çalışamayan vatandaşların mağduriyetini önlemek için mali destek verildi. Belediyeler böylelikle mali desteklerle sosyal destekleri koordine etti. İkisi birleştiği zamanda güçlü bir sosyal ağa sahip olduk. Biz şu anda Ramazan ayındayız. Bizim için çok önemli bir zaman. Halkımız bu ay, sosyal yardımlar ve gıda desteğiyle ilgili çok hassaslar. Bu nedenle halkımızla güçlü bir koordinasyon kurduk. Gaziantep’te 2 milyon insan yaşıyor ve biz yardım yapılmayan ev bırakmadık. Her bir eve sosyal destek sağladık. Ayrıca mali destekte de bulunuldu. Bunların her biri bizim salgını kontrol altına almamızı sağladı. Önümüzdeki hafta yoğun bakımların kapatıldığı çok sevindirici bir durum yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Her ilde pandemi kurulları oluşturuldu. Böylelikle bu işbirliği içindeki çalışma beraberinde bir dayanışma ruhu da sağladı. Büyük salgında ülkemizi pozitif şekilde ayrıştırdık. Birçok ülkeye göre kıyasla vaka sayımızın çok düşük olduğunu görüyoruz. En büyük farkımızın; güçlü sağlık sistemi ve sosyal güvenlik sistemi, sosyal devlet anlayışı ve sosyal belediyecilik olduğu sonucuna vardık. Ardından bunu bir eğitim kampanyasına dönüştürdük. Böylelikle bütün belediyelerde salgına yönelik bir altyapı oluşturduk. Türkiye Belediyeler Birliği’nin 2020 yılında iki önemli başlığının olduğunun altını çizen Şahin, “Birinci başlık akıllı şehirlerdi. Şehrin akıllanmasının salgında ne kadar önemli olduğunu gördük. Gaziantep örneğinde olduğu gibi e-belediyecilik başta olmak üzere 2 milyon kişinin ihtiyaç ve taleplerini ortaya koyacak interaktif bir model geliştirdik. Ayrıca 2’nci başlıkta da Sıfır Atık Projesi ile bir çevre çalışması planladık. Ağaçlandırmadan tutun karbondioksit salınımına kadar olan çalışma planları virüsten sonra da bizim gündemimizde olmaya devam edecektir” diye konuştu.

"En büyük farkı maske üretimi"

Türkiye’nin en büyük farkının maske üretimi olduğuna işaret eden Şahin, “Çünkü kumaşların yüzde 90’ı Gaziantep’te üretiliyor. Biz Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak da kendi maskemizi kendimiz üreteceğimiz bir üretim tesisi kurduk. Koruyucu önleyici tedbir olarak da ateş ölçerler aldık. Enfeksiyon taşıma ihtimali olan vatandaşlarımızı erken teşhisle belirleyerek toplumdan izole ettik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında büyük bir kampanya düzenledik. ‘Biz bize yeteriz’ kampanyasıyla insanların bu zor zamanda birbirlerine destek olacağı bir yardım oluşturuldu. Halkımız tarafından büyük bir teveccüh gösterildi, destek olundu. Gerek TBB bünyesinde gerekse de Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çalışmalar göç ve mülteci başlıklarında olduğu gibi bütün dünyaya örnek oldu” ifadelerini kullandı.

"Ülkeler arasında güçlü koordinasyon şart"

Şahin son olarak Norveç’te geliştirilen koruyucu önleyici tedbirleri dinlediklerini ve Avrupa’da salgın esnasında yaşanan aksaklıkları gördüklerini dile getirerek, “Dolayısıyla artık şunu görüyoruz ki herkes güvende olmadan hiç kimse güvende olmayacak. Hepimiz aynı gemideyiz. Hepimizin dünyanın geleceğiyle ilgili çok güçlü bir şekilde koordine olması şart. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde oluşturulan güçlü sisteme dayalı olarak 56 ülkeye içinde maskelerin de bulunduğu sağlık setleri gönderdik. Bu bakımdan da tedavi sürecinde ne kadar güçlendiğimizi gördük. Gıda güvenliğinde ne denli güçlü olduğumuzu süreç içerisinde tanıklık ettik. Hepimiz açısından çok öğretici bir dönem yaşadık. Bundan sonra her ülke kendi yerel ve genel durumundan gerekli dersi çıkaracaktır. Küresel bakış açısıyla her ülkenin birbirine daha çok ihtiyacı olduğunu, kıtaların birbirleriyle daha güçlü şekilde çalışması gerektiğini görme fırsatımız oldu” şeklinde konuştu.

"Salgın kapsamında gerçekleştirdiği çalışmaları not aldık"

Cemr Eş Başkanı ve Norveç Belediyeler Birliği Başkanı Gunn Marit Helgensen, gerçekleştirilen telekonferans toplantısında Cemr çatısı altında nasıl tedbirler aldıklarını ve çalışma prensiplerinden bahsetti. Helgensen, bir takım ulusal birlikler olarak hem bölgesel hem de yerel yönetimleri temsil ettiklerini ifade ederek, “Salgınla ilgili bazı görev güçleri oluşturduk. Her 2 haftada sanal ortamda bir araya geliyoruz. 30 ülkeden üyeler mevcut. Salgın kapsamında organize edilen toplantılara ülkeler ciddi bir şekilde katılım gösteriyor. Üyelerimizin neye ihtiyaç duyduğunu ve Cemr kuruluşundan ne beklediğini görmek amacıyla bir anket yaptık. Yanıtlar 26 ülkeden toplandı. Cevapları 3 kategori altında topladık. Ülkeler ne tarz bilgiler istediklerine dair bilgi akışında bulundu. Virüsün bölgesel çapta ve yerel düzeydeki etkisi, ulusal önlemlere dair bilgi ve son olarak da Avrupa seviyesinde salgına karşı alınan önlemler hakkında bilgi istendiği tespit edildi. Ankette akabinde Cemr üyelerinin hangi konular üzerinde çalışmak istedikleri soruldu ve sosyal, ekonomi ve sağlık alanındaki başlıklarda mesai yapmak istedikleri görüldü. Norveç’te salgına karşı planlanan ve uygulamaya konan çalışmalar hakkında bilgi veren Helgensen, “Norveç Yerel Yönetimler Birliği olarak virüsün kontrol altına alındığını söylemek mümkün. 250 kişi ülkede virüsten yaşamını yitirdi. Bu sürece hükümetle her anlamda iş birliğimiz mevcut. Bu dönemde parlamentonun daha hızlı kararlar alabilmesi için yetki kısıtlamasına gidildi. Ayrıca 52 tane yasaya kadar yerel yönetimler yasasında bir takım değişiklikler yapıldı. Yine konsey toplatanlarını sanal ortama taşıdık. Seyahat kısıtlamaları getirildi. İyi diyaloğun hükümetle birlikte çok faydasını gördük. Bunun yanı sıra Türkiye’nin salgın sürecinde izledi çalışmayı not aldık" şeklinde konuştu.

"Avrupa maske bulamadı"

Cemr Genel Sekreteri Frederic Vallier ise, içinde bulunulan sağlık krizinin ilk etapta ulusal seviyede ciddiye alındığını aktararak, "Devletler genel güvenlikten sorumlular. Salgının ilk haftalarında yetkinin merkezi hükümetlerde daha çok yoğunlaştığını gördük. Tabi bunun kalıcı bir hal almaması çok önemlidir. Belediyeler bir takım çözümlerin organize edilmesinde ön safhadalar. Herkes bu süreçte gözlerini belediye başkanlarına çevirmiş durumda. Belçika’da herkes evinden çalışıyor. Sıkıntılı bir dönemdeyiz. Çok yavaş bir şekilde esnemeler yapılıyor. Avrupa’da salgın esnasında yaşanan güçlüklere tanık olduk. Maske bulunamadı. Koruyucu ekipman bulunamadı. Çünkü Çin’e bu tarz ekipmanları tedarik etmek amacıyla bel bağlamıştık. Benzer durumların yaşanmaması için birlik ve dayanışma içinde olunması gerekiyor. İyi bir koordinasyonun kriz dönemlerinde çok önemli olduğunu gördük" diye konuştu.