Erken doğum sırasında nefessiz kaldığı için beynine oksijen gitmeyen Erbilen'e, serebral palsi teşhisi kondu. Doktorların, hayatı boyunca yürüyemeyeceği, konuşamayacağı ve yatağa bağımlı bir hayat süreceğini söylediği Erbilen, azmiyle bütün zorluklara karşı mücadele ediyor. Ailesinin bilinçli araştırmaları sonucunda 1 yaşında başladığı özel eğitim ve rehabilitasyon sayesinde ilk kelimelerini 1,5 yaşında söyleyen Erbilen, ilk adımlarını ise 4,5 yaşında attı. Başarısın akademik hayatta da gösteren Erbilen, lisansını burslu olarak İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde, yüksek lisansını ise İstanbul Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü'nde ikinci olarak tamamladı. Eğitim sürecinin ardından profesyonel iş hayatına atılan Erbilen, insan kaynakları uzmanı olarak çalıştığı şirketin internet sitesinde, kişisel gelişim ve engelli hakları gibi konular üzerine deneme ve blog yazıları kaleme alıyor.
Serebral palsi konusunda farkındalık yaratıyor
SP'nin farklı platformlarda bilinirliğinin arttırılması ve toplumun bu bireylere bakış açısının değişmesi için seminerler veren Tuğba Erbilen, başta çocuklar olmak üzere tüm serebral palsili bireylere gönüllü rehberlik yaparak, hayata tutunmalarını sağlıyor. Erbilen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğumunu gerçekleştiren doktorların kendisi hakkında ümitli konuşmadığını belirterek, "SP hakkında bilgi sahibi olan çocuk doktorum ise beni daha iyi gözlemlemiş ve 7 aylıkken teşhisimi koymuş. Bu açıdan şanslıyım, çünkü SP'de tedaviye ne kadar erken başlarsanız gelişme şansı o kadar fazla." diye konuştu. Fizik tedavi görmeseydi 4,5 yaşına geldiğinde yürüyemeyeceğini dile getiren Erbilen, bazı dönemlerde yanlış yönlendirildiği için fizik tedaviyi bıraktığını, fakat ailesinin bilinçli olması sebebiyle bu süreçte yüzme ve pilatesle uğraştığını belirtti.
"Engelime rağmen ayaklarımın üzerinde durabilmeyi başardım"
Erbilen, rehabilitasyon sürecinin yanı sıra psikolojik desteğin de önemli olduğunun altını çizerek, kendisinin 25 yaşından sonra psikoterapi gördüğünü ve hayatında yaptığı en mantıklı şeyin bu olduğuna kanaat getirdiğini aktardı. "Bu hayatta benim başarı hikayem, son yıllarda seminer vermeye başlayarak insanlara SP'yi anlatıyor olmamdır." diyen Erbilen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Engelime rağmen kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeyi başardım. O yüzden aklımda, benim gibi olan miniklere rehberlik etme fikri oluştu. Zaten psikoloji mezunuyum, aynı zamanda tecrübelerimi de bu alanda kullanabilirim dedim. Böylelikle, sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya başladım. İnsanların farkındalığını arttırmaya ve engellilerle birlikte zaman geçirmesini sağlamaya yönelik aktiviteler düzenlemek amacıyla çalışmalar yapıyorum."
"Çocuklarınızın engelli arkadaş edinmelerini sağlayın"
Tuğba Erbilen, çocukların, engellilere karşı bakış açısının olumlu yönde gelişmesi için ailelere büyük sorumluluk düştüğüne ve bu konuda küçük yaştan itibaren eğitilmesi gerektiğine dikkati çekti. Erbilen, şunları kaydetti: "Evdeki oyuncakların kolu, bacağı ya da gözü koptuğunda çöpe atmayın. Çocuklarınıza, 'Kolu olmasa da onunla oynamaya devam edebilirsin' deyin. Bu, çocukta 'Kolu olmayan bir insanla da vakit geçirebilirim' algısı yaratır. Yapılması gereken çocuğu bu konuda hep eğitmek. Engelli arkadaş edinmelerini sağlayın. Bu her iki tarafın hayatında büyük bir fark yaratacaktır. Mesela, küçükken benim etrafımda da hiç engelli yoktu. Etrafımdaki herkes sağlıklı, bir ben değilim diye üzüntü duyuyordum. Bu nedenle seminerlerde ailelere şunu tavsiye ediyorum, çocuklarınızın hem engelli hem de engelsiz arkadaşları olmalı."