Sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldikten sonra 7 yaşında Duchenne Muskular Distrofi (DMD) kas hastası olduğu teşhis edilen ve zamanla yürüme yetisini kaybeden Yılmaz, yoğun bakımdayken keşfettiği yeteneğini geliştirerek yaptığı resimlerle kendini ifade ediyor.
Yaşam sevincini resimlere taşıyarak 5 sergi açan Yılmaz, şimdi de çevresindekilere umut olmak için yazdığı yeni romanını okuyucuyla buluşturabilmek istiyor.
Eğitimini de bırakmayan Yılmaz, Amasya Sabuncuoğlu Şerefeddin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü ikinci sınıfında öğrenimini sürdürüyor.
Yıldız Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha çok erkek çocuklarında görülen DMD hastalığıyla kendisinin de yıllardır mücadele ettiğini söyledi.
Belli bir yaşa kadar yürüyebildiğini anlatan Yılmaz, "Daha sonra tekerlekli sandalyeye bağlandım. 15 yaşındayken de yoğun bakımda yattım ve sonrasında solunum makinesiyle tanıştım. Şu anda bu ağır hastalıkla mücadele ediyorum. Hastalık ağır ama umudum daha ağır basıyor." dedi.
Yılmaz, solunum güçlüğü nedeniyle yoğun bakıma yattığında hayatının en zor dönemini yaşadığını dile getirdi.
O döneme kadar ailesinin yanından hiç ayrılmadığını vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Annem bana hep 'yaka gülüm' der. Yakasından hiç ayrılmadım işin doğrusu ama yoğun bakımda hastalık nedeniyle maalesef ayrılmak zorunda kaldık. Bu sebeple psikolojik olarak bu süreçte zorluk çektim. Can sıkıntımı da sürekli dile getirdiğim için annem bir gün kantinden bana kuru boya ile küçük bir resim defteri almış. Sonrasında okuduğum kitaptaki bir karakteri çizmeyi denedim. Aynısı olunca ve güzel tepkiler alınca resim yapmaya başladım."
Yılmaz, kendisini resim yaparak ve yazarak ifade edebildiğini belirtti.
Resim yapmaya içinden geldiği zaman başladığını aktaran Yılmaz, "Çünkü zorlama bir resim bitmiyor. Her resmin bir hikayesi var ama ben çok kuş çizerim. Çünkü kuşlar bana özgürlüğü anımsatıyor. Bazen kuşların kanadında gezdiğimi hayal ediyorum. Bazen gagasında yavrusuna yem götürüşünün merhametini hissediyorum. En önemlisi resim yaparken kendimi resmin içinde hissediyorum." değerlendirmesini yaptı.
Farklı tür boyalarla çalıştığını ancak en çok sulu boyayla resim yapmayı sevdiğini anlatan Yılmaz, son kişisel sergisini Bursa Uludağ Üniversitesi Resim Bölümünde açtığını söyledi.
"Yaşamadan anlayabilmeyi hedefledim"
Yazarlık çalışmalarına da değinen Yılmaz, ilk kitabı olan "Umut Işığı"nı 16 yaşındayken kaleme aldığını kaydetti. "Umut Işığı"nı yazarken farklı düşünceler içinde olduğunu anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yazarken şunu düşündüm; dünya hepimiz için aynı ama hepimizin hayatında mutlaka farklılıklar yer alıyor. Benim hayatımdaki farklılık da sağlık yönünden oldu. Ben nefes almak ve yürümek için ömrüm boyunca mücadele ettim. Hala da mücadele ediyorum. Maalesef bu hastalığın tedavisi yok ve ölümcül bir hastalık olduğu biliniyor fakat ne olursa olsun yolumuzu bulabileceğimize inanıyorum. Kitabı da bu yüzden yazdım. Ben bunları yaşadım ama bir başkası yaşamamış olabilir. Yaşamadan anlayabilmeyi hedefledim. Yoğun bakımda yaşadıklarımı derledim. Sağlık ve en önemlisi inanca yönelik bazı konulardan bahsettim. Çünkü Allah'a olan inancım benim her zaman dik durabilmemi sağladı. Her şeyin bir sebebi olduğunu bilmek ve her karanlığın ardından bir güneşin doğduğunun farkına varabilmek benim kırılma noktam oldu. Bu yüzden insanların bunları yaşamadan, nefes alabiliyorken nefes alamıyor olabilmeyi düşünmelerini sağlamaktı. Belki ufak bir şükür ve hamdetmelerine sebep olabilmekti. Şu anda bir roman yazıyorum. Umut ediyorum ki bir yayıneviyle daha büyük bir kitleye kitaplarımı ulaştırabilirim."
Youtube kanalı da açtığını dile getiren Yılmaz, resimlerinin görüntülerini bu platformda paylaşarak, kendisi gibi umut ışığını elden bırakmadan bu yolda ilerlemek isteyenlere katkıda bulunmayı amaçladığını ifade etti.
Umudun, hayatı ve benliği güzel yerlere getirebilecek bir duygu olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Allah'ın izniyle umut etmeyi hiçbir zaman bırakmasınlar çünkü umudun ışığı gözlerimize yansıdığı zaman hayatın renklerinin farkına daha güzel varabiliyoruz. En ufak güzellikler bile mesela nefes alabilmek, yürüyebilmek, çocuklarını, yeğenlerini sevebilmek ve onlarla vakit geçirebilmek bunların hepsi umudun bir parçasıdır. Bu yüzden hepimizin umut ışığı daim olur inşallah." diye konuştu.