Tarih: 26.04.2018 11:32
İşte Bursa'yı gururlandıran başarının hikayesi
Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi öğrencileri İtalya Sanremo'daki Uluslararası Müzik Festivali'nde birincilik ödülü aldı. 11 öğrencisiyle birlikte büyük bir başarıya imza atan Müzik Öğretmeni Emel Marangoz, özveri ve imkânsızlıklarla dolu süreci böyle anlattı.
Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni Emel Marangoz ve 11 öğrencisi İtalya’nın Sanremo kentinde düzenlenen Uluslararası Müzik Festivali’nde birincilik ödülü alarak Bursa’yı gururlandırdı. Masalları aratmayan başarı hikâyesinden öğrenciler ‘kendine inan ve asla vazgeçme’ dersi çıkardılar.
Bursa Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi müzik öğretmeni Emel Marangoz yönetimindeki ‘FA Diyez’ adlı lise müzik grubu, birbiri ardına imza attığı başarılara, 19-21 Nisan tarihinde Sanremo’da düzenlenen Uluslararası Müzik Festivali’nde kazandığı birincilik ödülünü de ekledi.
Bir cümleye sığabilen bu sonucun hikâyesinin ‘çilesiz’ olmayacağını tahmin eden
Olay Gazetesi editörü Dilek Atlı müzik öğretmeni Marangoz ve öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirdi.
İmkânsızlıklar ve şansızlıklarla sınanan ama asla vazgeçmeyen, birbirlerine sıkı sıkı tutunarak başarının kapısını bileklerinin gücüyle açan pırıl pırıl öğrenciler... Müzik notalarının sihirli gücü... Ve Cumhuriyet’in özverili öğretmenlerinin günümüz temsilcilerinden biri olan Emel Marangoz’un azim dolu çalışmaları... Bu hikâyede bir müzik öğretmeninin 11 lise öğrencisinin hayatına nasıl dokunduğunu, o öğrencilerin müziğe ve birbirlerine nasıl inançla sarıldıklarını, hayatta başarıya giden dikenli yolların sabır ve kendine güvenle nasıl geçilmesi gerektiğini ve hayallerin gerçeğe dönüşmesini okuyacaksınız.
► 2004 yılından beri görev yaptığınız Bursa Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi’nde müzik öğretmenliğine devam ediyorsunuz. Bu başarı öyküsünün temeli ne zamana dayanıyor?
Üç yıl önce Nilüfer Belediyesi’nin Liseler Arası Müzik Yarışması’na katılmak üzere bir araya geldik ve bu grubun temelini attık. Yarışmaya katıldık ama bir derece alamadık. Öğrencimiz ve grubumuzun solisti Beste İrem Pehlivan çok üzülmüştü, çünkü en kötü ihtimalle üçüncülük bekliyorduk. Beste’nin sesi çok güzeldi ve ona başka platformlarda sesini göstermesi için yardımcı olacaktım. Bir sonraki sene yeniden Nilüfer’in Müzik Yarışması’na katıldık. Adale’den ‘Only You’ adlı şarkıyı seçtik. Grubumuz küçüktü o sıralar ve Beste hem piyano çaldı hem de parçayı seslendirdi. Bu defa ikinci olduk. Bunun ardından ‘artık şansımız döndü’ diye hissettiğimi hatırlıyorum.
► Macera asıl şimdi başlıyor değil mi?
Evet! Hemen ardından geçtiğimiz sene Türkiye çapında düzenlenen Fizy Liselerarası Müzik Yarışması’na katıldık. 564 okul arasından finale kalan 30 okuldan biri olduk. Bu, bizim için muazzam bir başarıydı. Çünkü özel okulların, imkânları bize göre çok daha iyi olan okulların katıldığı bir yarışmada finale kaldık. Çok sevindik, hem de çok.
► Sizin imkânsızlıklarınız nelerdi peki?
Okulumuzda bir müzik odası var ama adı gibi küçük bir oda. Devlet okuluyuz ve enstrümanlarımızı bile güçlükle edindik. Konferans salonunda çalışıyoruz ama onca alet için jak sayısı yeterli bile değildi. Örneğin 5 jak gerek orkestranın çalışması için, biz de 3 jak yeri var. Davul yoktu okulda, internette bulduğumuz davul sesiyle idare ettik bir süre. Mikrofonun bile pili yoktu. İki çocuk şarkı söyleyecek ve bir mikrofon var... Bu şekilde çalıştık.
► Hangi parçayla katıldınız Fizy Liselerarası Müzik Yarışması’na?
Lara Fabian’in ‘Malade’ parçasıyla katıldık. Hatta grubumuzun adı olan ‘FA Diyez’ buradan esinlenerek konuldu. Bu şarkıda bir ‘FA Diyez’ bölümü var. ‘Çalışırken nerede kalmıştık’, ‘Nereden alalım’ diye sorarken birbirimize sürekli ‘FA Diyez’den deyip durduk ve nihayetinde grubun adını ‘FA Diyez’ oldu. Bu arada, Lara Fabian’in parçaları zor parçalar olduğu için iki ay boyunca ‘Malade’ şarkısını dinleyip notaları kendim çıkardım. Tek tek enstrümanları çalıştırdım öğrencilere. Sekronizasyon problemini çözdük, son olarak da solistle çalıştık.
► 2017’de Fizy’de finale kaldınız. İlk 30’a girdiniz. Sonra ne oldu?
İstanbul’da Bostancı Gösteri Merkezi’ne gittik. Organizasyon bizi araçla aldı, bir otele yerleştirdi. Kendimizi ilk o zaman özel hissettik. Ben bir taraftan derslere girerken bir taraftan grubu çalıştırıyordum. Öğrencilerimde -yazık- hiç şikâyet etmeden imkânsızlıklarla çalışıp duruyordu. Bu özel muamele bizi gururlandırdı ve kendimize güvenimiz geldi diyebilirim. 2017 Nisan ayıydı. 35 kişilik, İskender Paydaş’tan Mazhar Alanson’a Türkiye’nin en iyi müzisyenleri vardı. Sıra bize geldi. Çocuklar sahneye çıktı. Ben sahne arkasında nefesimi tutup bekliyordum. Aman Allahım! Bir baktım ki enstrümanlardan ses gelmiyor. Şans bu ya! Bir arıza olmuş sistemlerinde. Dream TV’de canlı yayınlanıyordu yarışma ayrıca. Ama artık dönüş yoktu; rezil olduk diye düşünürken Beste, çıplak sesle şarkıyı söylemeye başladı. Şarkı bitti, tam soluğumuz kesilmişti ki jüri ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. İnanamadık. Sanatçıların menajerleri bizim kulisimize tebrik için geldi, çünkü çok beğendiler. İnanılmazdı.
Neyse akşam oldu, gruplar sahne aldılar. Sonuçlar açıklanacak...İkinciliğe umudum vardı açıkçası ama aksilikler nedeniyle biraz ürkektik. Ödüller verildi, verildi, verildi... Biz bekliyoruz hâlâ... İkinci de açıklandı ama bizim ismimiz hiçbir yerde yok... Birincilik açıklandığı anda Bursa Çelebi Mehmet Lisesi’nin ismini duyunca çığlıklarla sahneye fırladık
► Bu süreçte kimler size destek verdi?
Aslında biz sesimizi duyuramadık. Milli Eğitim Müdürlüğü bize davul hediye etti örneğin.
► Sıra geldi İtalya yollarına...
Evet. Fizy’deki birinciliğin ardından birilerinden duyduk İtalya’nın Sanremo kentindeki müzik festivalini. Sanremo’yu ben çocukluğumdan bilirim. Eurovision’un temeli Sanremo’daki yarışmaya dayanır. Hatta ‘Felicita’ şarkısı o yarışmadan ünlenmişti. Sonra Albano Romina Power çifti de ünlendi tabii ki...
Daha sonra öğrencilerle konuştuk ve bir cesaretle katılmaya karar verdik. Ama şarkı seçiminde zorlandım. Bir gün kuaförde otururken radyoda ‘Power’ adlı bir şarkı kulağıma çalındı. Bizim gruba çok uygundu. Sonra bir türlü o şarkıyı kim söylüyordu bulamadım. Ben de İstanbul’daki radyoyu arayıp önceki gün yayınladıkları şarkıları saat tahmini yürüterek sordum. Nihayet şarkıyı bulmuştum: Donna Missal’dan ‘Power’
► Nasıl hazırlandınız Sanremo’ya?
Stüdyoya girdik, 11 saat aralıksız çalıştık. Bir önceki ‘Malade’ şarkısı ile ‘Power’ şarkılarını çalıştık. Stüdyonun parasını da cebimizden karşıladık. 12 Şubat’ta kayıtları bitirdik. İtalya’ya gönderecektik ama kargo şirketlerinin talep ettiği 200 TL’lik faturalara paramız yetmedi. Cebimde 50 TL var. Ne yapalım diye düşünürken PTT’nin 25 TL’ye kargo gönderdiğini öğrendik. Nasıl seviniyoruz! Çocukların bilgi formları, 250 Euro’luk başvuru makbuzu, şarkı kayıtlarını bir araya getirdik ve dakikalar kala postaneden kargoyu gönderdik İtalya’ya. Bu arada başvuru parasını da grubun kemancısı Meltem verdi. Yazın çalışıp biriktirdiği parasıydı. Böylece mart ayının sonu oldu. Ama hiçbir dönüş yok! Eposta atıyoruz, yine cevap yok. Yarışmaya 10 gün kaldı ama bir ses yok. Kargoyu kontrol ettik. Bir buçuk ay geçmesine rağmen halen kargo varmamış. Şoke olduk.
► Soluksuz dinliyorum sizi, peki sonra ne oldu?
Film gibiydi gerçekten. Çok üzüldük. Umudumuz tükendi. Tam o sıralarda piyano dersi verdiğim bir öğrencimin babasının İtalya’da olduğunu öğrendim. Hemen aradım, rica ettim. Sağ olsun çok uğraştı, iletişim kurdu ve biz parçalarımızı e-posta’yla gönderdik neyse ki. Şarkılarımızı dinledikten sonra başvurumuzu kabul ettiler.
İTALYANLAR SPONSOR OLDU
► Bir gerilip bir gülümsüyor bu hikâyede insan.
Ama malesef şansızlıklar burada bitmedi. Biz, masraflarımızı Valilik, Milli Eğitim karşılar diye düşünürken kimse gidiş-dönüş, kalış ücretimizi karşılamadı. Benim imkânım yok ki onca kişinin masrafını karşılayayım; kimsenin yok... O an, İtalya işinin bittiğini düşündüm işte. Ben, Valilik karşılıyor sanıyordum açıkçası, yanlış bilgiymiş meğer. 19-21 Nisan tarihleri arasındaki otel parasını yatırmam gerekiyor. Kime gitsem kapılar kapandı. O gün çocuklar Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Ellerindeki telefonlarla Haluk Levent, Emre Yücelen... Akla gelen tüm müzik insanlarına mesajlar attılar. Birden ünlüler de destek vermeye başladı. Sponsor aradık, ama yine bulamadık. Sadece Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, özel olarak destek verdi. Ama onca kişiye yeterli olmadı. Kara kara düşünürken cep telefonumu Ankara’dan bir numaranın aradığını gördüm. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bir kişi bana ulaştı ve uçak biletlerimizi karşılamak istediklerini söyledi. O an, umudumun yeşerdiğini hatırlıyorum. Son çare olarak, otel masrafları için kredi çekerim diye düşündüm, en azından uçak biletlerimiz karşılanacaktı çünkü.
► İnanılmaz doğrusu. Siz hayata asılıyorsunuz, ne zaman bıraksanız; bu defada hayat sizi bırakmamış.
Kesinlikle! Çünkü Ankara’dan gelen bu telefondan sonra gruptaki öğrencimiz Meltem’in babasının çalıştığı İtalyan bir firmanın bize sponsor olabileceği ihtimali doğdu. Meltem, babasına durumumuzu anlatıyor. Babası da çalıştıkları İtalyan firmaya... Firmanın İtalyan temsilcisi o sırada Bursa’ya gelmiş. Öğrencim Meltem beni aradı ve görüşmeye çağırdı. Tüm bunlar, son gün oldu; inanabiliyor musunuz? Konuştuk ve İtalyan yetkililer bize sponsor oldular.
► Ne macera ama! İtalya’da neler oldu diye sormaya çekiniyorum.
Açıkçası işlerimiz hep aksi gitti ama sonu mutlu bitti. Sanremo’ya gitmek için Nice’e gidip trenle Sanremo’ya geçtik. Tren istasyonunu kaçırdık, paramız olmadığı için yaklaşık 50 kiloluk ekipman ve bavullarla taksiye binemedik, saatlerce otobüs bekledik. Su, 1 Euro; makarna 10 Euro... Para kısıtlı... Öğrencilerimizin anneleri Allah’tan yolluk hazırlamıştı da onlarla idare ettik. Bu arada, yan flüt kayboldu, onu bulduk. Benim dışımda İngilizce öğretmenimiz Çiğdem İlhan Çelik, beden eğitimi öğretmenimiz Kudret Kar da vardı. 3 öğretmen ve 11 öğrenci, güçlükle otele vardık ve yarışma alanına kendimizi attık. Bu arada oteldeki aksilikleri anlatmıyorum bile.
► Bu nasıl bir hikâye... Sonunu sabırsızlıkla bekliyor insan açıkçası.
Biz aksilikler nedeniyle ilk gün en son sahneye çıkan grup olduk. İkinci gün dinlendik. Üçüncü ve son gün finale çıktık. Yani ilk gün finale kaldığımız belli oldu. Bundan sonra her şey hızlı gelişti. Final günündeyse soluklar tutuldu. Sanremo Müzik Festivali’nde sahneye çıktık ve birinci olduk. Sahneye nasıl çıktık, nasıl birinci olduk oraları o anda algılamakta zorluk çektik. Açıkçası, Bursa’ya döndüğümüzde başarıyı hissedebildik.
► Tüm bunların sonunda neler hissediyorsunuz?
Yorgunluğun dışında mı? Şaşkınlık ve gurur. Elbette mutluluk. Ne kadar güzel bir işe imza attığımızı Bursa’ya dönüp ailelerle buluştuğumuzda anladık.
► Bir sonraki proje ne olacak?
Cuma günü 2018 Fizy Liseler Arası Müzik Yarışması için İstanbul’a gidiyoruz. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yine Lara Fabian’den bu defa ‘I guess I loved You’ parçasıyla katılacağız yarışmaya. Cumartesi günü de final olacak. Dilerim, yine bir başarıya imza atarız...
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —