Tarih: 01.10.2016 18:34

Hakk arayışıyla yanan bir gönül sultanı: Somuncu Baba

Facebook Twitter Linked-in

Yasemin Dinçer

Ne zaman bir Gönül Sultanı'nın huzuruna varsam Hz.Mevlana'ya ait çok güzel bir söz gelir aklıma...

'Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız, Bizim mezarımız Âriflerin gönüllerindedir.'

İşte bu yüzdendir ki, hak aşıkları, gönül erleri, yüzyıllardır ariflerin gönüllerinde yeniden can bulurlar, onların sırrına ermekse her kula nasip olmayacak kadar özel ve güzeldir...

Ömrünü son nefesine kadar hak yolunda Allah ve Resula hizmet aşkıyla yaşamış, böylesine mühim insanları anlatmak ne kadar güç olsa da, gelecek nesillere örnek olacak ibretlik hikayelerini dile getirmek gerekli...

Nice sırlı yaşam öyküleri birçoğumuzun hayatına ışık olmayı beklemektedir belki de...

ŞEYH HAMİDİ VELİ HAZRETLERİNİN HAKKI ARAYIŞI

Somuncu Baba Miladi 1331 tarihinde Kayseri’nin Akçakaya köyünde doğmuştur. 24. kuşaktan Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) torunudur...

Kendisinde bir arayış, gönlünde durulmayan bir neşe ve coşku halî hasıl olur.

Onu ilahi aşkın neşesine ulaştıracak olan Hak aşığını aramak düşüncesi tüm benliğini esir alır...

İşte böyle başlar 'Aşkın Sırrını' arama yolculuğu Şeyh Hamidi Veli Hazretlerinin...

Bilge kişiliği olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz ve Erdebil’de sürdürür.

Alaaddin Erdebili’den ve Bayezid-i Bistami’nin ruhaniyetinden manevi terbiye alır.

Tasavvuf yolunda üstün derecelere kavuşunca Hocası Alâeddîn-i Erdebîlî, O'na:

“Artık bizden öğrendiğin ilmi, Allahü teâlânın dînini, insanlara öğretmek üzere Anadolu’ya gitmelisin” diye buyurur.

Hocasından aldığı icazetle önce Kayseri'ye daha sonrasında Bursa'ya gelen Şeyh Hamidi Veli Hazretleri, burada çok sırlı bir yaşam öyküsünün derin izlerini bırakmıştır...

Bugün bile fırınını ziyaret edenlerin duyduğu o ekmek kokusu, gönül ateşinde pişmiş somunlarından bizlere küçük bir armağan mıdır acaba...

SOMUNCU BABA İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Şeyh Hamidi Veli Hazretleri Bursa'ya geldiğinde, Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civarında iki gözlü bir fırın yaptırır.

Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir, onunla ekmekleri pişirirdi.

Ekmek küfesini sırtına alarak; “Somun! Mü’minler somun!” diye söyler, geçimini bu yolla sağlardı.

Halk, bu fırıncıya “Somuncu Baba” der ve onun pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazlardı.

Somuncu Baba ekmek satmaya başlayınca, herkes peşinden koşar, ekmeğini kapışırlardı.

Ekmekleri bu kadar sevilen bu kişiyi Bursa'da fark eden bir kişi daha olur elbet...

EMİR SULTAN HAZRETLERİNİN SOMUNCU BABA İLE TANIŞMASI

Somuncu Baba, bir gün fırına ekmeklerini sürer.

Pişmesini beklerken, yanına Pâdişâh Yıldırım Bâyezîd Hân’ın dâmâdı Seyyid Emîr Sultan Hazretleri gelir. Elinde bir çömlek vardır.

Emîr Sultan Hazretleri, elindeki yemek çömleğini Somuncu Baba’ya verip, içindekinin pişirilmesini rica eder.

Somuncu Baba, kabı alıp fırının ağzından içeri sürmek istediyse de, bir türlü yapamaz. Bir daha dener, yine olmayınca, Emîr Sultan’a döner ve “Anladım ki bu çömleği fırına sen süreceksin!” der

Emîr Sultan; “Peki” diyerek çömleği alır ve fırının gözünden içeri rahatlıkla sürer. Fakat fırında hiç ateş yoktur.

Somuncu Baba fırının ağzını kapattıktan sonra; “Birazdan pişer bekleyiniz” buyurur.

Bir müddet bekledikten sonra kapağını açar. Fırında hiç ateş olmadığı halde yemeğin piştiğini gören Emîr Sultan, Somuncu Baba’nın büyük velîlerden olduğunu anlar.

Orada tasavvuf üzerinde bir miktar sohbet ederek dost olurlar...

ULU CAMİ'NİN AÇILIŞINDAN SONRA BURSA'YA VEDA EDER

Ulu Câmii'nin inşaası bittikten sonra, bir Cuma günü açılış merasimi yapılacağı ilân edilir.

Yıldırım Bâyezîd Hân, câminin açılış hutbesini okumak üzere Emîr Sultan’a vazîfe verdiğinde, Emîr Sultan “Sultânım! Zamanın büyük âlimi burada iken, bizim hutbe okumamız uygun değildir. Bu câmi-i şerîfin açılış hutbesini okumaya lâyık olan zât şu kimsedir” diyerek, Somuncu Baba’yı gösterir.

“Şöhret âfettir” hadîs-i şerîfini bildiği için, bundan titizlikle kaçınan Somuncu Baba, Pâdişâhın emri üzerine minbere doğru yürür.

Cemâat hayret ederek bu konuşmaları dinliyor, Somuncu Baba’nın hutbesini merakla bekler.

Minbere çıkan Somuncu Baba, öyle bir hutbe irâd eder ki, o zamana kadar Bursalılar öyle bir hutbeyi hiç işitmemişlerdir. Bursalılar, Somuncu Baba’nın büyüklüğünü anlar.

Fâtiha sûresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsîrini yapar. Nice hikmetli sözler beyân eyler ki, herkes hayretinden şaşırıp kalır.

Cuma namazından sonra bütün cemâat, Somuncu Baba’nın elini öpmek, duâsını almak ister.

Cemâatin bu arzusunu kıramayan Hâmid-i Velî hazretleri, kapıda durur.

Ulu Câmii'nin üç kapısından çıkan herkes “Ben Somuncu Baba’nın elini öpmekle şereflendim” der.

Somuncu Baba, yine kerâmet göstererek, Allahü teâlânın izniyle her üç kapıda da aynı ânda bulunarak cemâate elini öptürmüştür.

BURSA'DA DUAÇINAR İSMİ NEREDEN GELİYOR

Somuncu Baba, durumunun anlaşılması üzerine “Sırrımız faş oldu, herkes tarafından anlaşıldı” diyerek, Bursa’dan gitmek ister.

Bir sabah erkenden Gavas Paşa Medresesi’nden birkaç talebeyi yanına alarak yola çıkar.

Somuncu Baba’nın Bursa’yı terk etmekte olduğunu işiten Molla Fenârî, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişir.

Bu ilmi deryanın gitmeyip Bursa’da kalması için çok yalvarır, ricalarda bulunur ise de kabûl ettiremez.

Sonunda, Bursalılar'a duâ etmesini ister.

Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa’ya dönerek;

'Ey Bursa, feyizli, bereketli bir şehir olasın ve her daim yeşil olarak kalasın' diye duâ eder ve vedâlaşarak ayrılır.

İşte Bursa’da bu çınarın bulunduğu bölgeye “Duâ çınarı” denilir.

ÖNCE AKSARAY SONRA DARENDE'YE UZANAN YAŞAMI

Bursa’dan ayrılan Somuncu Baba, bugünkü Aksaray iline gelir. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmek için uğraşır.

Hem zâhirî, hem de bâtınî ilmi ile Aksaraylılar'ın gönüllerinde erişilmesi güç olan mümtaz bir mevkiye erişir.

Daha sonrasında Malatya Darende'ye geçer. Miladi 1412 yılında ise Emri-Hak vuku bulur ve Somuncu Baba ömrü boyunca Hak arayışıyla yanıp tutustuğu Rabbine kavuşur.

Cenaze namazını kendi yetiştirdiği talebesi Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri kıldırır.

BURSA'YA BIRAKTIĞI MİRAS, HALA BAŞ TACI

İşte Bursa Molla Fenari mahallesindeki Somuncu Baba fırını o günden bu yana önemli bir kültür mirası olarak muhafaza edilmektedir.

Yüzyıllardır Somuncu Baba’nın manevi makamı kabul edilerek ziyaret edilmektedir...

Somuncu Baba’nın çilehânesini ve türbesini ziyâret edenler, rûhâniyetinden fevkalâde feyz ve bereketlere kavuştuklarını söylemişlerdir.

***

Somuncu Baba, son nefesine kadar Hakk'ın ümit ve korkulu kapısında kul olmuş, Allah ve Resulune hizmet aşkıyla dolu kalbi, ilahi aşkın ateşiyle can bulmuş bir gönül Sultanıdır.

Bursa'da ki manevi makamını bir gün mutlaka ziyaret edin derim...

Kim bilir belki, Onun Hakk arayışıyla yaktığı gönül ateşinde pişirdiği somunlarının kokusu sizde duyarsınız...

Yazımızı Somuncu Baba Şeyh Hamidi Veli Hazretlerinin bir şiiriyle sonlandıralım...

Şol gün ki mîzân kurula,

Hak huzûrunda durula,

Hizmetçi nâra sürüle,

Yâ Rab n’ola hâlim benim?

Hâmidî’nin gözü yaşı,

Doldurur dağ ile taşı,

Bilmem nidem garîb başı,

Yâ Rab n’ola hâlim benim




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —