Şu anda tüm dünyanın gündemi korona virüs salgını. Artan vak’alar ile birlikte özellikle tedavisi için çalışmalar hızlıca devam ediyor.
Henüz daha kesin tedavisi bulunamamış olan virüs ile alakalı olarak şimdilik insanlar korunmak amaçlı bireysel ve toplumsal olarak önlemler alıyor. Her ne kadar tedbirler alınmaya devam edilse bile virüsün yayılması hala daha tam olarak önlenebilmiş değil.
Virüsün enfekte olduğu insanların çoğu hastalığı her ne kadar normal bir grip gibi atlatsa da uzmanların aktardığı bilgiler doğrultusunda virüsün en çok hasar verdiği ve hayati risk oluşturduğu bölge akciğerler. Bu yüzden akciğerlerin gelişmesine en çok faydası olan yöntem olan nefes egzersizi ve doğru nefes alımı konuları da aynı şekilde gündeme tekrar geldi.
Konuyla alakalı olarak doğru nefes alımı ve nefes egzersizi hakkında bilgilendirmelerde bulunan İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Fizyoterapi Programı Öğretim Görevlisi Elif Uzun bağışıklık sistemi için en önemli gereksinimlerinden birisinin oksijen olduğunu ve bu yüzden de doğru nefes alımının çok dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu söyleyerek bilgilendirmelerde bulundu ve merak edilenleri cevapladı.
“Doğru nefes almak dediğimiz şey aslında ‘diyafram nefesi’”
Öncelikli olarak doğru nefes alımının nasıl olması gerektiğini anlatan Elif Uzun doğru nefes dediğimiz şeyin aslında diyafram nefesi olduğunu söyleyerek, “Doğru nefes alma sırasında nefes burundan alınıp ağızdan verilir. Nefes alma sırasında göğüs kafesimiz yanlara doğru genişler, bunu da ellerimizi kaburga kemiklerimizin üzerine koyarak, nefes alma sırasında genişlettiğimizi nefes verme sırasında içindeki havayı boşattığımızı hissedebiliriz. Bu şekilde diyafram nefesi aldığımızda hava sadece akciğerlerin üst loblarında kalmaz, aşağı loblara kadar iner. Oksijen de bu şekilde alt loblara kadar taşınmış olur” dedi.
Kandaki oksijen miktarının artması ile birlikte bağışıklık sitemi güçleniyor
Doğru nefes alımı ile birlikte kandaki oksijen miktarının arttığını ve bu sayede bağışıklık sistemine olan faydaları hakkında konuşan Öğretim Görevlisi Elif Uzun, “Doğru nefes almak için nefesimizi ağızdan değil burundan almalıyız. Bu sayede hava daha dar bir hattan geçer ve yavaşça ilerler. Böylece inspirasyon (soluk alma) süresi artar ve de alveollerde daha iyi ventilasyon (havalanma) sağlanır. Ayrıca burundan nefes alındığında salgılanan nitrik oksit sayesinde hava yumuşayıp nemlenerek akciğerlere gitmektedir, böylece oksijen alveollere kolaylıkla nüfus ediyor. Bağışıklık sistemi için en önemli gereksinim oksijendir. Kandaki oksijen artışı ile hematopoetik (kök hücre) yanıt iyileşir ve T hücresi üretimi artar. T hücreleri oksijen ile belirgin bir ilişkiye sahiptir ve çevresel oksijen seviyelerine yanıt olarak işlevlerini modüle ederler. Düzenleyici T hücreleri bağışıklık sistemi homeostazını (dengesini) korurlar. Bu şekilde doğru nefes alarak bağışıklığımızı güçlendirebiliriz” şeklinde konuştu.
“Hem yaşam kalitesi için hem de Covid-19 için önemli”
Doğru nefes alımı ile birlikte yaşam kalitesinin arttığını da vurgulayan Elif Uzun, “Vücudumuz için bütün metabolik süreçlerde oksijen gereksinimi oldukça fazladır ve biz günlük hayatımızda ne kadar doğru nefes alabilirsek yaşam kalitemiz de o kadar artmaktadır. Bu yüzden herkese akciğer kapasitemizi artıracak nefes egzersizleri yapmalarını öneriyorum. Hem sağlığımızı sürdürmemiz hem de Covid-19 gibi akciğerlerimizi etkileyen bir hastalık sürecinde iyileşmeye yönelik bize daha hızlı katkı sağlayacağı için oldukça önemlidir. Covid-19 tedavi sırasında ve sonrasında akciğerlerdeki sekresyonu atmak için perküsyon, postüral drenaj, vibrasyon, huffing, öksürme teknikleri ve aktif solunum paternleri gibi kullanılan yöntemler tüm dünyanın kullandığı teknikler, solunum fizyoterapistler tarafından faydalı bulunduğu için uygulanmaktadır” diye konuştu.
Nefes egzersizlerinin stres kontrolü üzerindeki etkileri
Aynı zamanda toplumda virüsün insanlar üzerinde arttırdığı strese de doğru nefes alımının faydalı olduğunu dile getiren Elif Uzun, konuyla alakalı olarak şu şekilde konuştu;
“Doğru bir pozisyon alıp (gövdemiz dik oturma pozisyonu ve başımız yukarıda ellerimiz gevşek) nefes egzersizlerini yaptığımız zaman özellikle de derin nefes aldığımızda ve nefes verme süremizi nefes alma süremizden daha da uzun tuttuğumuzda vücudumuz üzerinde stres azaltıcı bir kontrol sistemi oluştururuz. Hormonal ve sinir sistemimiz vücudu rahatlatıcı yönde harekete geçer, tehlikenin uzaklaştığı ve parasempatik sistemi -yani kendimizi dinlenmede hissettiğimiz sistemi aktifleştiririz. Stres hissettiğimiz zaman, bu sistemin tersi olan, sempatik sistemimiz aktif olmaktadır. Kaç ya da savaş yanıtıdır aslında bu sempatik sistem, kısa sürede bizim için hayat kurtarıcı olan sempatik sistemin aktifliği uzun sürdüğü zaman anksiyeteye dönüşür, vücudumuza zarar vermeye başlar ve uzun dönem devam ederse bu durum bağışıklık sistemini de düşürür. Şu an yaşadığımız olağanüstü koşullarda sürekli sosyal medyadaki vak’a ve haberleri takip ederek, ekonomik kaygılar yaşayarak ve de normal rutinimizin dışında devamlı evde vakit geçirdiğimiz için kendimizi anksiyeteye, strese sokabiliriz. Bu anlamda da nefes egzersizleri vücudumuz için oldukça önem teşkil eder. Sağlığımız için bu egzersizlere zaman ayırmamız gerekmektedir.”
Egzersiz şart
Son olarak evde kaldığımız müddetçe hareketsiz kalmamamız gerektiğini ve herkesin kendine uygun şekilde doğru nefes alımıyla egzersiz yapması gerektiğini ifade eden Elif Uzun, “Egzersiz sırasında vücuttaki oksijen miktarı azaldığı ve oksijen ihtiyacı arttığı için geçici bir hipoksi (dokularda oksijenin azalması) durumu oluşur. Vücut bağışıklık sistemini kullanarak hipoksiye yanıt olarak inflamasyon geliştirir. İnflamasyonu basit bir şekilde vücudun antijene veya doku hasarına verdiği tepki şeklinde açıklayabiliriz. Bağışıklık sisteminin bu tepkisi sayesinde bağışıklık sistemi hücreleri aktifleşir. Yani egzersiz yaparak vücudun oksijen ihtiyacını arttırıp bağışıklık sistemimizi aktifleştirmiş oluruz. Egzersizin her çeşidinde doğru nefes alımı oldukça önemlidir. Kardiyo-Pulmıner Egzersiz yaparken oksijen ihtiyacımız artar ve bu açığı kapatmak için sık nefes alıp vermeye başlarız. Antrenmanlı biri ise akciğer kapasitesini egzersiz yaparak arttırmış olduğu için derin nefes alır ve nefes alma sıklığı daha azdır. Böylece solunum kasları daha az yorulur ve bu durum tek sefer solunumda hücrelere oksijen göndermek için büyük avantaj sağlar. Bu sebeple düzenli egzersizi hayatımıza sokmak, akciğer kapasitemizi arttırıp doğru nefes paterni oluşturmak için önemlidir. Kuvvet antrenmanı gibi bizi zorlayan egzersizlerde nefes almayı unutmak ya da yanlış nefes almak bize zarar verebilir. Egzersiz sırasında nefes tutmak özellikle kalp damar sağlığı açısından çok zararlıdır ve kötü sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple nefesleri patern şekline dönüştürmekte fayda vardır. Antreman çeşidine göre değişmekle birlikte zorlandığın zaman nefes ver ve sonra ki harekette nefes al şeklinde hareketlerimiz arasında patern oluşturabiliriz. Yoga ve pilates egzersizlerinde ise solunum kaslarını aktive etmek ve esnekliklerini artırmak için göğsünü açtık tuttuğunda nefes al ve göğsünü kapalı tuttuğunda ise nefes ver şeklinde bir solunum paterni oluşturmak faydalıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.