Bursa'da yaşayan Hatice Doğan, ebru sanatında ”icazetnameye” sahip Türkiye'deki sayılı ebru sanatçısından biri. Bu sanatın derinliğine işaret eden Doğan, “Ebru, enerjinizin suya yansıdığı bir aynadır” diyor.
Hatice Doğan, geleneksel sanatlardan ebruya tutkunluk derecesinde bağlı biri. 2010'da tanıştığı ebruya gönül vererek “icazetname” alan Doğan, Bursa'da bu sanatı yayarak, yaşatmayı hedefliyor. Sabır ve incelik isteyen ebru sanatını daha ilk denemeyle seven Doğan, “Beni hemen cezbetti. Ebru, enerjinizin suya yansıdığı bir ayna. Bu da onu farklı tutan yön. Su, hayat demektir. Ebru da, suda hayat bulan bir sanattır. Su size ne verirse, ebruda onu ortaya koyarsınız” diye konuştu.
İCAZETNAME ALDI...
Ebru sanatıyla ilk tanışmasının Osmangazi Halk Eğitim Merkezi'nde olduğunu açıklayan Doğan, şöyle devam etti:
“Ben bunu yapacağım dedim, hemen gidip malzemeleri aldım. İnternet üzerinden ustalar Yılmaz Eneş, Fuat Başar ve Firdevs Çalkanoğlu'nun videolarını izledim. Beni en çok etkileyen Firdevs Çalkanoğlu oldu. Çalkanoğlu'dan İstanbul'daki atölyesinde üç buçuk yıl özel ders aldım. Çalkanoğlu, ebruda 7 adet klasik ebru çiçeğinin dışına çıkmış ilk ebru sanatçısı. Ödüller almış, sergiler açmış, ebru sanatına çağ atlatmış biri. Onunla uzun ve özverili bir süreç geçirdim. Nihayetinde, icazetnamemi aldım. Osmanlı'dan kalma bu gelenekte ustalık belgesi olarak icazetname veriliyor. Bursa'ya döndükten sonra geçen sene mayıs ayında ilk kişisel sergimi açtım. Ebru sanatını Bursalılara tanıtmak, sanatçılar yetiştirmek üzere Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'nda bir atölye açtım. Bu doğrultuda öğrencilerimizle çalışmalarımız sürüyor.”
Kendini klasikçi olarak tanımlayan Doğan, ebru sanatında klasik lale deseninden çıkarılarak farklı desen denemelerine de yer verilmesi gerektiğine inanıyor. Farklı çiçek modelleri, battal desen ve bahar dallarına eserlerinde yer verdiğini belirten sanatçı, “Bu nedenle çok eleştiri aldım. Yenilikçi olarak eleştirildim. Ebru sanatçısı değil de ressamsın dendi. Firdevs Çalkanoğlu ve öğrencileri olarak eleştirilmeye devam ediyoruz. Fakat bunları eleştiri olarak kabul etmiyorum ben. Farklılıklar denenmelidir. Ebruyu lale motifinin içinde sıkışmaktan kurtarmak, stilize etmek adına denemelerim oldu ve devam ediyor” diye konuştu.
'RUHU OLAN SANAT...'
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu hatırlatan Hatice Doğan, “Yoksa kaybolmaya mahkûm olursunuz. Birçok ebru sanatçısının hazırladığımız kataloglardan faydalandığını biliyorum” dedi. ; Ebru sanatının halk eğitim merkezlerinde derinlikten uzak bir eğitimle öğretildiğini savunan Doğan, şunları kaydetti: “Ebru denince basite indirgeniyor. Hobi kursu olarak tanıtılıyor. Ebru, basitlikten uzak, ruhu olan bir sanat oysa ki. Ben de halk eğitim merkezinde hobi olarak gittiğim bir kursta ebruyla tanıştım. Fakat ebrunun, hobi olarak öğretilecek bir sanat olmadığını ya da yüzeysel değil, derinlikli eğitimle öğretilebileceğini anladım.”
Ebru meraklılarına fayda sağlamak için öğretmen olarak başvurduğunu söyleyen Hatice Doğan ”Olursa halk eğitim merkezlerinde de eğitim vereceğim. Ayrıca önümüzdeki yıl yeni bir kişisel sergi için kolları sıvadım, hazırlıklarımı sürdürüyorum” dedi.
'Pahalı bir uğraş değil'
Ebrunun sanıldığı kadar pahalı bir uğraş olmadığını belirten Hatice Doğan, “Bu sanatta bir eserin tekrarının olmaması, her çalışmanın o ana ait tek bir eser olması en cezbedici nokta. Şamua kağıdı üzerine deseni çıkardığınız ebru, kıvam arttırıcı, at kılı fırçası, sığır ödü, doğal boyalar, ebru teknesi ve su ile gerçekleştirilen bir sanat. Çoğu kişi öd sıvısının kokusu nedeniyle ebruya devam edemiyor. Ebru tutkunları ise buna zamanla alışıyor” dedi.
Röportaj: Dilek Atlı (Olay Gazetesi)
Fotoğraflar: Yakup Altan
