Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CNN Türk'te Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programına konuk oldu. Cumhurbaşkanı yardımcılığının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde eski sisteme göre bütün başbakan yardımcılarının başbakan nezdindeki karşılığı olabileceğini belirten Oktay, yeni sistemde başbakanlık olmadığını hatırlattı.
Oktay, "Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm görev ve yetki alanlarına giren tüm alanlarla alakalı bir yardımcı, en büyük görevlerinden bir tanesi, Sayın Cumhurbaşkanına vekalet etmesi yurt dışında olduğu sürece. Onun dışında da yine özellikle bugünkü uygulaması itibarıyla tek, bir yardımcılık olduğu için bütün alanları kapsıyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı yardımcısının birden fazla bakanlığı, kurum ve kuruluşu ilgilendiren faaliyetlerle alakalı koordinasyon görevi yürüttüğünü belirten Oktay, sistemin Türkiye'nin özellikle yapısal anlamda dönüşümünü içerecek konularda ivme kazandıracağını anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, Türkiye tarihi boyunca ciddi bir dönüşüm olduğunu vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:
"100 yıl içerisindeki birinci tek partili dönemden çok partili döneme geçiş belki bir kırılma noktasıydı. Bu, Türkiye'deki yönetim sistemi açısından daha ciddi anlamda yeni bir kırılma noktası. Sayın Cumhurbaşkanımız, birinci 100 günlük eylem planı ilan etti, sonrasında da ne durumda olduğumuzla alakalı performansını tüm kamuoyuyla paylaştı. Orada en büyük amaçlarımızdan biri buydu. Oradaki amaçlarımızı çok ciddi anlamda yerine getirdik. Herkesin görevinin sadece farkında olması değil, yerine getirmesiyle alakalı da bu, zamana yayabileceğimiz bir şey değildi. Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni öncekinden ayıran boyut ne? Hatırlarsınız önceki tartışmaları ve bu onlarca yıllık devam eden bir tartışmaydı. Çok başlılığın olması, cumhurbaşkanı ve başbakanın sadece siyasi görüş ayrılıkları veya farklı siyasi partilerden veya geleneklerden gelmesinden kaynaklanan değil, aslında görev ve yetki çatışması anlamında ifade edilebilecek sebeplerden dolayı sistemde yapısal bir sorundan kaynaklı, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yani Atatürk ve İnönü'den başlayarak bugüne kadar devam eden birçok örneği vardı bu çatışmaların. Dolayısıyla bunun Türkiye'ye bir zaman kaybı vardı. Yeni sistemde bu zaman kaybının önüne geçilmek istendi."
Oktay, yeni sistemde 4 ofis, 9 politika kurullarıyla, bakanlık sayısının azaltılmasıyla hızlı karar alabilen, esnek bir yapı oluşturulduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin boşluk olan alanlarda kanun hükmünde olduğunun altını çizen Oktay, yasama, yargı ve yürütmenin çok ciddi şekilde ayrıldığını, cumhurbaşkanı nezdinde bir bütünlük arz ettiğini, hız konusunda da çok ciddi şekilde ivme kazandırdığını vurguladı.
"Ağustostaki ekonomik saldırının çok hızlı bir şekilde önüne geçildi"
Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sonuçlarının kısa sürede görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Ağustosa baktığımızda, böyle bir ekonomik saldırının veya manipülasyon olayının ağustosta yaşadığımız, döviz kurlarıyla başlayan ve diğer alanlara da yayılmak istenen konunun nasıl çok hızlı şekilde önüne geçildi? Önceki sistemde belki aylar alacak, 2000 krizini düşünün ki bizimki şu anda krizle alakası yoktu, manipülasyon olduğu çok açıktı. Biz o zaman özel sektörde çalışıyorduk, bunun acılarını yaşayan taraftaydık. Şimdi mücadele boyutuna baktığımızda herkesin görev alanı net olan, şöyle bir bakın nasıl yönetildiğine ağustos saldırısının, her kafadan bir sesin çıkmadığı, net bir sesin çıktığı,ekonomi yönetiminin kimde olduğu net belli, diğer alanlarda kimin hangi alanlarda kimin görevlerle yetkili olduğu net belli, cumhurbaşkanının zarfında birleşen ve belirlenen politikalar çerçevesinde de stratejiler çerçevesinde de hızla uygulamaya geçilen bir yapı. Bunu gördük. Önceki sistemde düşünün bu geçişi, belki yıllar alacak bir geçişti, şimdi 6 aylık bir dönemde, boşluk dediğimiz alan şu anda hangi alan, o alanlar tamamlandı."
Cumhurbaşkanlığının bu sistemde yürütme kısmında olduğunu, yasamanın parlamentoda yapıldığını anlatan Oktay, kararnamelerle düzenlenemeyecek bir alanda kanun çıkarma yetkisinin yasamada olduğunu söyledi.
"Bizim farklılıklarımız, zenginliğimiz"
Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, eşi Emine Erdoğan ile Fazıl Say'ın konserine katılmasıyla ilgili de şöyle konuştu:
"Burada aslında mesaj son derece net, olması gereken bir mesaj. Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta zaten, 'Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cumhurbaşkanıyım.' diye ifade ediyor. Bütün dünyaya birleştirici bir gözle bakan bir cumhurbaşkanının kendi vatandaşları içerisinde, sosyal gruplar içerisinde böyle bir konserde bulunması kadar tabii bir olay yok. Zaten orada da ne kadar tabii olduğu anlaşıldı. Normalde bizde sosyal fay hatlarından bahsedilir. orada olsaydınız, bu kutuplaşma dediğimiz, fay hattı dediğimiz derinliğin aslında böyle bir derinliğinin olmadığını, kalpten kalbe de aslında gönülden gönüle de yol olduğunu kendi vatandaşlarımız arasında görüyoruz. Biz orada bunu yaşadık. Bizim için bir Türk halk müziği ne kadar yakınsa, Türk sanat müziğine ne kadar yakınsak aynı şekilde bu da başka bir alan ve bir o kadar güzel. Üretken olan, özellikle müzikle mesajlarını veren birine baktığımızda ne oldu işte bir Çanakkale'den örneği gördük, Truva atı ile, İzmir'i anlatan bir eserini yaşadık. Bir de bakıyorsunuz, Aşık Veysel'den Kara Toprak'ı yaşıyorsunuz. Baktığımızda bu da aslında Türkiye'nin farklı tatlarının, güzelliklerinin bir araya getirilmesi. Dolayısıyla bizim farklılıklarımız, zenginliğimiz dediğimiz olayı biz orada yaşadık fiilen. Fazıl Say'ın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde çok sıcak bir ortamdı. Güzel de bir örnek oldu. Ümit ediyorum ki bu tür şeyler artarak devam eder."
"Yurt dışında yapılan her görüşmenin bir amacı vardır"
Oktay, yurt dışı gezileriyle ilgili olarak da şunları kaydetti:
"Özellikle yeni seçilen devlet başkanlarının, birkaç ülkeye o şekilde gitmek durumunda kaldık, Maduro, Gürcistan öyle oldu. Biraz belki bu benim yapımla da alakalı, gittiğimizde sadece bir törene katılıp dönmek belki biraz benim yapıma da uygun değil. Ziyaretler çok yoğun olur. Olabildiğince, kaldığımız her saniyeye mutlak şekilde bir görüşmeyi sığdırırız ama bu görüşme öyle tesadüfen yapılan görüşmeler değildir. Yani bir amacı vardır, bir hedefi vardır, bir projenin parçasıdır. Latin Amerika'ya gittiğimizde biz şunu gördük, Sayın Cumhurbaşkanımızın müthiş bir karşılığı var Latin Amerika'da, dolayısıyla Türkiye'nin karşılığı. Cumhurbaşkanımızdan Türkiye'yi kast ediyorum. Türkiye'nin kazancıdır. Latin Amerika bizim hep gündemimizin belki hep dışında oldu, kapsamımızın dışında oldu. Amerika dediğimizde hep Amerika Birleşik Devletleri boyutunda hep ilgilendik ama güneyde apayrı bir dünya var."