Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa’da evliyaların yanı sıra tarihte güçlü izler bırakmış çok sayıda renkli kişilik de yaşadı. Bunlardan kimi devlet adamı kimi sanatkardı. Kimi de Çekirge Sultan gibi müneccim.
ÇEKİRGE SULTAN
Bursa’nın önde gelen semtlerinden olan Çekirge günümüzde olduğu gibi tarihte de hamamları ile ünlüydü.
İnsanlar yüzyıllar önce de Uludağ’ın termal sularında şifa ararlardı.
“Çekirge Sultan” aslında yoksul bir garibandı. Sabahtan akşama kadar Çekirge’deki bir hamamın kapısının önünde oturur, gelen geçen hayırseverlerin yardımlarıyla yaşardı.
Günün birinde hamamdan çıkan bir kadın değerli küpelerini kaybettiğini fark etti.
Yanındakiler hemen geri dönüp hamamdaki görevlilerle birlikte her yeri aradılar.
Bakmadıkları yer kalmadı, dönüp dönüp yine aradılar ama bir türlü bulamadılar. Küpeler yok olmuştu...
Olup biteni oturduğu yerden sessizce izleyen 'Çekirge' artık küpelerini bulmaktan umudunu kesmiş olan kadına, “Yıkandığın kurnanın yanında ufak bir delik var, dökülen saçlarına sarılı olarak küpelerin orada durmaktadır” dedi.
Kadın ve beraberindekiler heyecanla koştular. Küpeler tam da 'Çekirge’nin dediği yerde bir tutam saça sarılı olarak duruyordu.
Bu olaydan sonra herkes Çekirge'ye gelecekle ilgili, bilinmezle ilgili sorular sormaya başladı.
Kimi kaybettiği eşyasını bulmak için kapısını çalıyor, kimi ticarette atacağı adım için danışıyor, kimi çocuğunun evliliğinin hayırlı olup olmayacağını öğrenmek istiyordu.
Zamanla ünü o kadar yayıldı ki 'Çekirge’nin ismi sonunda Sultan Murad’ın kulağına kadar gitti.
Padişah emir buyurdu ve 'Çekirge’ Sultan'ı huzuruna getirdiler.
Koskoca padişah söylenenlere hemen inanacak değildi elbet.
Bizzat sınamak istedi 'Çekirge'yi...
İki soru yöneltti önce, 'Çekirge' de bu soruları mükemmelen yanıtladı.
En son kapalı elini uzattı ona doğru ve “Söyle bakalım elimde ne var” diye sordu.
Bu yorum yaparak geçiştirilecek bir soru değildi.
Düşündü taşındı, soğuk terler dökmeye başladı, içinden 'yolun sonuna geldin Çekirge' diye geçirdi. Ve farkında olmadan ağzından şu sözler döküldü:
'Bir sıçrarsın Çekirge iki sıçrarsın Çekirge...
Üçüncüde düşersin padişahın elini diyecekti ki, Sultan Murat gülümseyerek avucunu açtı ve bir çekirge sıçrayıp uzaklaştı.
İşte o günden sonra Çekirge saraya baş müneccim olarak tayin edildi ve kendisine artık 'Çekirge Sultan' denmeye başlandı.
ÇEKİRGE SULTAN HAMAMI
Çekirge’de, Askeri Hastane’nin önünde bulunan bu küçük hamam, 1365 yılında yapılmıştır. Hamamın, kadı sicil belgelerinde kayıtlı olduğu biçimiyle, bir evliya tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.
II. Bayezıt tarafından da vakfına bağlanıp, yıkananlardan ücret alınmamaya başlanmıştır. Sadece kadınlara ait olan hamamın duvarları iki-üç sıra tuğla ve moloz taşı ile örülmüştür.
Hamamın ön tarafındaki duvarların büyük bölümü kesme taşla örülmüştür. Üzeri tonoz ve kubbe ile örtülü olup, sonradan betonla kaplanmıştır. Saçaklarında üçgen tuğla frizler vardır. Hamamın içine girildikten sonra uzunca bir koridordan sonra soğukluğa varılır. Soğukluğun üzeri kubbe ile örtülüdür.
Buradan da ılıklığa girilir. Buradan diğer hamamlarda olduğu gibi tuvaletlere ve usturalık bölümleri vardır. Ilıklık bölümünden sonra da sıcaklık bölümüne girilir. Sıcaklık bölümün üzeri de kubbe ile örtülüdür. Kubbelerin üzeri dıştan, sonradan betonla kaplanmıştır. Bu hamamda kadınlar adak yaparlar. İki kubbelidir. Üç kurnası, banyosu vardır. Yalnız kadınlara açıktır.
Kaynak: OLAY