Tarih: 30.08.2016 10:45

Bursa'da bir gönül sultanı

Facebook Twitter Linked-in

Yasemin Dinçer

Her şehrin bir 'Fatih'i olduğu gibi, manevi gönül sultanları da vardır. Söz konusu eğer güzel Bursa'mız ise akla ilk gelen isimdir Emir Sultan Hazretleri..

Medine'de gördüğü bir rüya neticesinde yanan kandili Bursa'da sönmüştür sönmesine fakat onun gönül ateşi insanların gönlünde bir ömür yanmaya devam etmiştir...

Soyu Peygamber efendimizin soyuna dayanması dolayısıyla Emir unvanını alan Emir Sultan Hazretlerini Bursa'ya işaret gösteren sebep neydi? Aslında bildiklerimizi biraz yoklarsak sebebini bulmak çokta güç değil....

Emir Sultan Hazretlerinin Bursa'ya geldiği tarihlerde Osmanlı Devleti'nde devir Yıldırım Beyazıt devridir ve Bursa o zamanlar devletin başkentidir... Yıldırım Beyazıd’ın peygamber soyundan gelmiş bir gönül sultanına tabiri yerindeyse bir yol göstericisine öyle ihtiyacı vardır ki!..

Ki öylede olur.. Emir Sultan Hazretleri Yıldırım Beyazıt Han'ın hem gönül Sultanı, hem de damadı olmuştur..

Hiçbir şeyin tesadüfi olmadığı bu kainatta tevafuk üzerine kurulu bir düzen var vakti saati gelince gerçekleşen..

İşte bu yüzdendir bu insanları doğduğu topraklardan buralara hicret ettiren..

Varlığıyla Bursa'mızı şereflendiren, her daim herkese açık kapısıyla gönüllere inşirah veren, kimilerine göre hayırlı günlerin başlangıç yeri, kimilerine göre derdini paylaştığın bir huzur kapısıdır...

Her ne için olursa olsun Emir Sultan Hazretlerinin ruhu her daim hissedilir Bursa'nın maneviyatına gönlünü adayanlar için...

Emir Sultan Efsanesi

Yıldırım Beyazıd savaşa gider. Emir Sultan, Yıldırım Beyazıd’ın damadı olduğu için Bursa’dan ayrılmaz. Bu duruma Yıldırım Beyazıt’ın karısı ve Emir Sultan’ın kızı çok içerlenir. Emir Sultan’a “Sana yakışıyor mu? Babam harp meydanında savaşıyor, sen buradasın.”

Emir Sultan da “Hanım bizim harbe gidecek zamanımız henüz gelmedi. Allah kısmet eder, izin verirse, o zamanda gelecek.” der. Birkaç gün sonra çadırında otururken çadırın bir ucunu kaldıran Emir Sultan karısına savaş meydanını gösterir. Bakarlar ki Yıldırım Beyazıd ayağından yaralanmış. Ordusu da yenilmek üzere, Emir Sultan karısına “şimdi Allah’ın izniyle babana yardıma gidiyorum” diyerek hanımının başörtüsünü alır ve ortadan kaybolur.

Bu sırada savaş meydanın da beyaz bir atlı belirir. Beyaz atlı savaşçı önüne çıkan düşmanı perişan eder. Kaybedilmek üzere olan savaş zaferle sonuçlanır. Evden çıkarken karısının başından aldığı başörtüsünü de Yıldırım Beyazıd’ın ayağına sarar ve ortadan kaybolur.

Zafer dönüşü Bursa’ya gelen Yıldırım Beyazıd, ilk iş olarak damadı Emir Sultanı huzuruna çağırır. Hiddetle “Ben senin gibi karısının koynundan çıkmayan zavallı bir damat istemiyorum, Benim damadım halk meydanında düşmanı perişan eden beyaz atlı gibi bir yiğit olmalıydı.” der. Emir Sultan “Affedersiniz Sultanım” diyerek beyaz atlının kendisi olduğunu açıklamaz.

Orada bulunan Hundi Hatun, babasının bacağına sarılı olan örtüyü hemen tanır. “Hayır baba” der. Bacağınızdaki çevreye bir bakar mısınız, o benim çevrem” der. Padişah bacağındaki çevrenin kızına ait olduğunu görünce kendisine yardım edenin Emir Sultan olduğunu anlar.

Hemen yerinden fırlayarak Emir Sultanın elini öpmeye çalışır. Emir Sultan “Siz benim büyüğümsünüz, ben sizin elinizi öpeyim” der. Ve zaferlerin daim olmasını diler.

Emir Sultan kimdir?

On dördüncü yüzyılın sonlarına doğru Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa’da yaşayan, tefsir, hadis, kelam alimi ve mutasavvıf büyük veli. Emir Sultan Buharalı bir Türk bilginiydi.

İsmi, Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhari olup, lakabı Şemseddin’dir. 1368 (H.770) 1368 yılında, Orta Asya’da Buhara’da doğdu. Babasının adı Ali’dir. Soyu, Peygamber efendimize dayanır.

Ona, Buhara’da doğduğu için Muhammed Buhari, Seyyid olduğu için Emir Buhari, Yıldırım Bayezit Hanın damadı olduktan sonra da Emir Sultan denilmiştir.

Emir Sultan aldığı ilahi emir üzerine Mekke’ye gitti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçti. Niyeti, ceddi Resulullah efendimizin mübarek kabirlerine yakın bir yere yerleşmek ve ömrünün sonuna kadar orada kalmaktı.

Emir Sultan hazretleri bir rüya gördü. Rüyasında Peygamber efendimiz ve hazret-i Ali yan yana oturmuş halde idiler.

Hazret-i Ali ona; “Ey Oğlum! Sana cenap-ı Hak tarafından ceddin Muhammed’in sünnetini, takva yoluyla öğretmen için Rum iline gitmen işaret olundu. Senin önünde, ilerleyen nurdan üç kandil belirecek, o kandiller nerede gözünden kaybolursa orada kalacaksın. Mezarın da orada olacak.” dedi.

Emir Sultan uykudan uyanınca; “Demek ki takdir-i ilahi böyle.” diyerek yola çıktı. Hazret-i Ali’nin dediği gibi, üç kandil ona kılavuzluk etti.

Emir Sultan hazretleri Bursa’ya geldiği zaman, önündeki nurdan üç kandil gözünden kayboldu.

Böylece Emir Sultan Bursa’ya yerleşti.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —