Tarih: 25.03.2019 14:25

'Belediye meclis üyesi adaylarımızın tamamı CHP'li'

Facebook Twitter Linked-in

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Best FM'de "Ufuk Karcı ile Konuşan Türkiye" programında soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, "İttifak olarak büyük İstanbul, İzmir mitingi yapacak mısınız?" sorusu üzerine "Onlara gerek yok. Onların yerine sivil toplum örgütleriyle, alt kırılımlarıyla, muhtarlarla bir araya gelerek toplantılar yapıyoruz. O toplantılar mitinglerden daha etkili. O toplantıları da iki bölüm halinde yapıyoruz. İlk bölümde ben konuşuyorum, ikinci bölümde onlar sorunlarını, özel konuları ve sorularını dile getiriyorlar. Onları not alıyoruz. Karşılıklı iletişim kuruyoruz." açıklamasında bulundu.

Bunun partisi açısından stratejik değişiklik olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının mitinglere gelmediğini, bu yöntemle onlarla da bir araya gelerek kendilerini ifade edebildiklerini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Anketlere güveniyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Anketlerin sonuçları bize şunu verir: Nerelerde kritik bölgeler var, kritik iller, ilçeler nereler, onların üzerine eğilmek lazım. Genel Başkan'ın, bir genel başkan yardımcısının, bir grup başkanvekilinin veya o bölgede sevilen bir milletvekilinin gitmesi, konuşması, halkın nabzını tutması gerekiyor. Bunlara dikkat ediyoruz. Anketler bize böyle bir yol gösteriyor ama ben arkadaşlarıma, 'Kesinlikle ama kesinlikle oy verme gününün akşamına kadar çalışacaksınız, bütün sorunlara eğileceksiniz, iletişim içinde olacaksınız. Anket geldi, çok başarılı nasıl olsa biz kazandık diye bir atmosferin içerisine kesinlikle girmeyeceksiniz.' diyorum."

"Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın kaybettiğini görüyor"

Kemal Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine, CHP adaylarının özel olarak anket çalışmaları yaptırdıklarını, parti olarak Türkiye geneline yansıyan anket çalışmalarından yararlandıklarını anlattı.

"Anket sonuçlarına güven duyulmadığı" yönündeki söylemin anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın kaybettiğini görüyor. Ortaya çıkan anket sonuçlarına güvenmediklerini, manipülasyon yaratıldığını söylüyorlar. Adeta topluma korku gömleği giydirerek kendisine oy verenleri bir arada tutmak istiyor. O nedenle biz Erdoğan'ın böyle bir yol, yöntem izlediğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, vatandaşın gündeminde aş, iş ve yoksulluk bulunurken, Cumhur İttifakı'nın gündeminin bunlardan çok farklı olduğunu savunarak, "Erdoğan dün diyor ki 'Döviz alıp satanları biliyoruz. Hesabını seçimden sonra soracağız.' Niye şimdi sormuyorsun? Varsa birisi, sahtekarlık yapmışsa, döviz üzerine oyun oynamışsa gereğini yap. Berat Bey de diyor ki '2,5 milyon kişiye iş bulacağız ama seçimlerden sonra.' 17 yıldır siz yönetiyorsunuz, 17 yıldır bulamadınız, istihdam yaratamadınız da seçimden sonra mı yaratacaksınız?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, iktidarın artık halka güven vermediğini, tehdit ve şantaj üzerinden siyaset yaptığını da ileri sürdü.

"Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olacak"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İstanbul'da sorunları nasıl çözeceksiniz?" sorusunu yanıtlarken de adayları Ekrem İmamoğlu'nun çözüme yönelik projelerini açıkladığını anımsattı.

CHP'nin doğrudan doğruya vatandaşa dokunan projeler hazırladığını dile getiren Kılıçdaroğlu, çılgın proje peşinde olmadıklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin binlerce dönüm merayı ıslah ettiğini ve en büyük kombinalardan birini açtığını belirterek, "(İstanbul'a ihanet ettiler.) Ben söylemiyorum, bunu Beyefendi söylüyor. İhanet edene ne denir? Hain denir. 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir kente nasıl ihanet edersin? Ekrem Bey ne söylüyor? 'Bu kenti güzelleştireceğim, yeşil alanları olacak. Kentsel dönüşümü insana yakışır şekilde, varoşlara sürmeden, orada yaratılan rantı onlara vererek yapacağım.' diyor. Onlar bunu söylüyorlar mı? Hayır." dedi.

CHP'li büyükşehir belediye başkan adaylarının projelerini kendileri halka anlatırken, Cumhur İttifakı'nın projelerinin adaylar yerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından lanse edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "O zaman kendisi büyükşehir belediye başkan adayı olsun. Belediye başkan adayının kimliği ve kişiliği yara alıyor. 'Bu bilmiyor, yönetemez, ben yöneteceğim.' demektir." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı, Mansur Yavaş için 'Seçim sonrası ne olacağı belli değil.' dedi. Ne olacak, ne olabilir?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Ne olacağı çok belli. Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. Herkesi kucaklayacak, herkese sempatik davranacak, sorunlarına eğilecek. Mansur Yavaş'ın böyle bir özelliği var. Mansur Yavaş kazanmasın diye her türlü iftira... Bu kadar olmaz, insaf. Kendisine bağlı bütün medya gruplarının ortak sesiyle adeta Mansur Yavaş'a savaş açtılar. Mansur Yavaş dik duran birisidir, böyle savaş açtılar diye diz mi çökecek?"

Yavaş'a ilişkin iddiaların sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Bunlar defalarca dile getirildi ama ciddi iddialar değil. İddiayı ortaya atan adam zaten ruh hastası, çocuk tacizcisi. Sadece Mansur Yavaş için değil, aynı şeyi Kayseri'de de yapmış. Orada da benzer iddialar var. Ayıp olan bunların ciddiye alınması. Bunları ciddiye almaya gerek yok." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş'a yönelik iddialara konu olayın 2016 yılında yaşandığını ancak şimdi seçimin sonucu görüldüğü için gündeme getirildiğini savunarak, "Erdoğan kaybedeceğini görüyor ve kaybetmemek için elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor. İftira, karalama bunların başında yer alıyor." dedi.

"Yenikapı'da kim açıkladı projeleri?"

Program sunucusuna "Siz Erdoğan'dan söz ederken neden 'Sayın Cumhurbaşkanı' diyorsunuz?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı." yanıtı üzerine de "Halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olması lazım. Anayasada duruyor o. Partili Cumhurbaşkanı demiyor Anayasa. Tarafsız olacak, TBMM'de yemin etti." ifadelerini kullandı.

Yeni sistemin karmakarışık olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Bu tek adam rejimidir. Onun içindir ki belediye başkanları projelerini açıklayamıyorlar. 'Ben yetkiliyim, sen kimsin ki?' diyor. Yenikapı'da kim açıkladı projeleri? Binali Bey yok muydu orada?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP'li adaylarla Cumhur İttifakı'nın adayları arasında fark bulunduğunu savunarak, "Bizde demokrasi kültürü, onlarda tek adam rejimine koşulsuz itaat var." dedi.

"CHP açısından yerel seçimde arzu ettiğiniz sonuç çıkmazsa 1 Nisan sabahı CHP'yi ne bekliyor?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Arzu ettiğimiz sonuç çıkacak. Sonucu meydanlar gösteriyor. Halka güveniyorum. Milletin boğazına kadar gelmiş, perişan vaziyette." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin reklam filmlerini CHP'li belediyelerin yönetimindeki yerlerde çektiğini belirterek, "Bağcılar'da bir yeşil alan bulsunlar da orada çeksinler. Orada yaşayanlar insan değil mi? İnsanların bulunduğu yerde insanca yaşamalarını sağlamak bizim amacımız." şeklinde konuştu.

"Mutfakta yangın var, Beyefendi ne ile uğraşıyor?"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "İddia edildiği gibi sizin bazı belediye meclis üyesi adaylarınızın terör örgütü PKK ile bağlantıları var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bizim belediye meclis üyesi olarak belirlediğimiz adayların tamamı CHP'li. Bizim üyemiz, yıllardır veya yeni gelmiştir. Sadece MHP'den değil AK Parti'den de bize gelen belediye meclis üyesi, belediye başkanı olanlar var. Bunların her birisi savcılıktan temiz kağıdı almışlardır, YSK bunlar aday olup seçilebilir diye 'evet' demiştir. Kardeşim senin istihbarat örgütün yok mu? Peki bunlar PKK'lı ise niye tutuklamadın? Nasıl olup da bunlara temiz kağıdı verdin? Sormayacak mısınız? İftiranın, haksızlığın, insafsızlığın bu boyutu olur mu? Eğer 'Böyle karalama kampanyasından yola çıkarak oy devşirebilir miyiz?' diye düşünüyorlarsa çok özür dilerim ama bu milletin aklı, belleği, neyin ne olduğunu görme gibi bir feraseti var. Mutfakta yangın var, Beyefendi ne ile uğraşıyor? Suçlu ilan ediyor herkesi. Sen hakim misin, savcı mısın?"

Seçimlere bir hafta kala Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefinin farklı olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Hiçbir yerden vuramazsın kardeşim. Bunu yapan insanlar, demokrasiyi istemeyen insanlardır." ifadesini kullandı.

Halkın geçim derdinde olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bunların derdi koltuk, vatandaşın derdi bir dilim ekmek. 8 milyona dayandı işsiz. Sarayda oturan zat işsizlik nedir bilir mi? Berat Albayrak bir eli yağda bir eli balda, el bebek gül bebek büyümüştür. Ne anlar işsizlikten, yoksulluktan." dedi.

Karcı'nın, emeklilik yaşına ilişkin SSK Genel Müdürü olduğu dönemde, "(Bu devlet bu kadar erken bir yaşta kimseyi emekli edemez, buna gücü yetmez) gibi bir cümle kurdunuz mu?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Kurdum. Defalarca kurdum. Ben doğruyu her yerde söylerim. Niye söylemeyeyim." dedi.

Emeklilik yaşının 65'e çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, dünyada örnekleri olduğunu ve bu örnekler bağlamında sorunun ele alınıp çözülmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Emeklilikte yaşa takılanların sorunu çözülebilir. Üstelik SGK'ya büyük bir yük getirmeden çözülebilir. Özel bir düzenleme yaparsınız. Bunu yaptık. Dünyada örnekleri var. Mecliste bu gündeme geldi. En azından oturup tartışalım. Bir yük geliyorsa yükü nasıl ortadan kaldırabiliriz. Bunun hesabını yapalım ve bu çerçevede olayı gündeme getirelim dedik.

Aile yardımları sigortası Türkiye'de uygulanmıyor. Niye uygulanmıyor? 1971 yılında 102 sayılı uluslararası çalışma örgütünün, Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi var. O sigorta dallarından birisi de aile yardımları sigortasıdır. Bir kişi işsiz kaldığında, işsizlik sigortasından en fazla 2 yıl aylık alıyor. Sonra açıkta kalıyor. Peki onun, ailenin yoksulluğunu kim giderecek? Aile yardımları sigortası. Kurulması gereken budur. Bakın biz çözümü de söylüyoruz. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir güçlü sosyal devletten yanayız."

Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilik yaşının 65'e çıkarılmasına karşın, sosyal güvenlik açıklarının arttığını çünkü iyi yönetilemediğini savundu.

"Siz olsanız nasıl yönetirdiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Uluslararası sosyal güvenlik kurumunun koyduğu bütün ilkeleri yasalaştırırım. Güçlü bir sosyal devlet oluştururum. Herkese iş ve aş veririm. İşsizlik niye patladı? Türkiye üretimden koparıldığı için." dedi. 

"Beka sorunu, Türkiye'nin üretimden koparılmasıdır"

Yunanistan'dan pamuk, buğday ve tütün ithalatına ilişkin rakamları paylaşan Kılıçdaroğlu, "Peki pamuk, buğday, tütün ekenler ne oldu şimdi? İşsiz kaldılar. Büyük kentlerin varoşlarına gelip hayata tutunmaya çalıştılar. Eğer bir beka sorunu varsa bu ülkede, o da Türkiye'nin üretimden koparılmasıdır." ifadesini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, konuşmalarında beka sorununu vurgulamasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beka sorunu konusunda herkesin konuşmaya hakkı var, Bahçeli'nin hakkı yoktur. Tank Palet Fabrikası Katar ordusuna satılırken dönüp Erdoğan'a şunu söylemesi lazım: Dünyanın en önemli 5 fabrikasından biri. TSK'ya ait olan bir Tank Palet Fabrikası, Katar ordusuna peşkeş çekilirse MHP Genel Başkanı bunun karşısında sessiz durur mu?" diye sordu.

Silah fabrikasının bir devletin namusu ve onuru olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fırtına obüslerinin yapıldığı fabrikadır. Devletin bütün sırları orada. O fabrikada çalışan bütün işçiler gidip dilekçe verdiler. 'Biz bu fabrikada çalışmak istemiyoruz bizi başka yerlere gönderin oralarda çalışacağız' dediler. Neden diye sorulduğunda ise şu cevabı veriyorlar: 'Burada devletin en önemli sırları var. Bu silahlar kolay üretilmiyor, burada önemli bilgiler var. Biz bu sırların, bilgilerin yabancı bir ordunun eline geçtiği bir ortamda çalışma istemiyoruz.' O işçiler Ankara'da miting yapmak istedi. Güvenlik nedeniyle izin verilmedi. Yasaklamadaki amaç ise bu olayı kimse duymasın, bilmesin. Daha önemli bir şey, kaça sattılar kimse bilmiyor. İhale ne zaman yapıldı? Bilmiyoruz, belli değil. Bir devlet, bir orduya böyle peşkeş çekilir. Beka sorunu ise işte budur beka sorunu." 

"En düşük uçağı satsa 150 milyon dolar"

Konunun siyasetin gündemine oturmamasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin Milli Kurtuluş Savaşı sırasında ürettiği silahlar, yaptığı fabrikalar, şimdi her şeyi ile birilerine peşkeş çekiliyor. Niye Katar ordusuna verdik diye ısrar edince şunu söylüyor: 'Bunun modernize edilmesi için 50 milyon dolar para bulmamız lazımdı o para yok o yüzden.' Senin 9-10 tane uçağın var. En düşük uçağı satsa 150 milyon dolar. 50 milyon dolara fabrikayı yenilersin, 100 milyon dolara da ne yaparsan yap. Bu bile yapılmıyor. Ya sen Suriyelilere 35 milyar dolar buldun. '50 milyon dolar bulamadım, Katarlılara satıyorum.' Hayır efendim, Katar sana uçak verdi. O uçağın karşılığında da gittin fabrikayı peşkeş çektin. Bir uçak karşılığında devasa bir fabrika peşkeş çekilir mi?" görüşünü savundu.

Türkiye'de bulunan Suriyelilerin durumuna ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda Türkiye'nin, süratle Esad yönetimiyle ilişkiye geçmesi lazım." ifadesini kullandı.

Avrupa'ya gittiği zaman, Avrupa Birliği'nden (AB) kendisine "Suriye sorunu nasıl çözülür" diye sorulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Önce onları suçladım. Suriye'nin bu noktaya gelmesinde sizin büyük sorumluluğunuz vardır dedim. Suriye'de iç savaş başlarken, insanlar birbirinin öldürürken sesinizi çıkarmadınız. Ne zaman mülteciler sizin topraklara geldiler, 'vay nereden çıktı bunlar' diye kıyamet koptu." dedi.

Suriye'de iç savaşın süratle bitmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin Esad yönetimi ile ilişki kurması ve Suriye'nin yeniden onarılması lazım. Bu onarım için de en büyük paranın AB'den sağlanması lazım. Elinizi cebinize atacaksınız dedim. Suriyelilerin yolunu, köprüsünü, okulunu, parkını, hastanesini yapacaksınız. Sonra Suriyelilere, 'Bak evin var. Ev, park, köprü, yol, hastane her şeyini yaptık. Buyur kardeşim kendi ülkene git' diyeceğiz. Ona rağmen yüzde 100'ü gitmez ama en azından yüzde 90'ını gönderirsek başarılı olmuş oluruz."

CHP'nin seçimlerde arzu ettiği tablo oluşması durumunda 31 Mart akşamı ya da 1 Nisan günü erken seçim talebinde bulunup bulunmayacağına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Biz yerel seçim yapıyoruz." yanıtını verdi.

"Böyle bir meşruiyet tartışması içerisine girer misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Erdoğan, meşru bir cumhurbaşkanı değil zaten. Bunu defalarca söyledik. Çünkü, referandum süreci meşru bir süreç değildi. Bütün dünya bunu biliyor. Bugün de seçimlere giriyoruz. Medyanın yüzde 90'ını tek başına kontrol ediyor. Günün 24 saati konuşuyor. Bütün televizyonlar onu veriyor. Biz de arada bir fırsat bulursak derdimizi anlatacak bir mecra buluyoruz. Neyin ne olduğu belli değil. Biz reklam veriyoruz korkudan yayınlamıyorlar ama bütün bunları aşacağız." değerlendirmesinde bulundu.

3600 ek gösterge konusunda polis, öğretmen, sağlık çalışanı ve din görevlilerine sözler verildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hiçbirisini yapmadılar ama biz bunun takipçisi olacağız. Bu konuda verdiğimiz kanun teklifi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Emeklilikte yaşa takılanlar ve 3600 ek gösterge talebinde bulunanların hiçbiri gidip Cumhur İttifakı lehine oy kullanmaması lazım. Sizleri kandırdılar. Sizleri kandırana oy veriyorsanız, kandırılmayı o zaman hak ediyorsunuz demektir. Niye kandırılıyorsunuz? Siz bir hak talebinde bulundunuz ve bunun gerçekleşmesini istiyorsunuz. Muhalefet öneriyor, iktidardakiler reddediyor. Niçin söz verdiler? Oy almak için. Oy aldıktan sonra onları alıyorlar doğrudan sepete atıyorlar." 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —