Düzce'de kış mevsiminde kendi kaderine terk edilen yaylalar, yaz aylarında değişen doğası ve açan çiçekleriyle nesillerdir yaylak-kışlak kültürünü yaşatan misafirlerini ağırlamaya başladı.
Düzce'de, yaz aylarında değişen doğası ve açan çiçekleriyle renkli görüntüler oluşturan yaylalar, kışmevsimini kent merkezlerinde geçiren sahiplerini ağırlıyor.
Düzce'nin sıra yaylaları olan ve rakımları bin 200 ila bin 800 metre arasında değişen Pürenli, Hira, Derebalık, Kardüz, Odayeri ve Balıklı yaylaları, kent merkezlerinden gelen yaylacıların ardından yeni çehresine büründü.
Bölgenin en kalabalık yeri olan Balıklı Yaylası'nda küçük ve büyükbaş hayvanların otlaklara serilmesiyle oluşan manzara eşliğinde günlerini geçiren yaylacılar, elektrik ve şebeke hattı olmadan doğal şartlarda yaşıyor.
Dağların eşsiz manzarasında güneşin ağarmasıyla başlayan günlerini, hayvanları ve bahçelerine gösterdikleri ilginin yanı sıra komşu sohbetleriyle geçiren vatandaşlar, zaman zaman kısa süreli yağmurların ardından karanlığın çökmesiyle odun sobalarının ısıttığı yayla evlerinde yeni günü bekliyor.
'Kış bitse de yaylaya çıksak diye bekliyoruz'Yaylacılık yapan Mehmet Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğunu geçirdiği ve kışın özlemle andığı Balıklı Yaylası'na gelmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Er, 12 yıldır hayvanlarla yaylaya geldiğini, kış aylarında da Gölyaka ilçesindeki Gölormanı köyüne gittiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
'Yaylaya mayıs ayının 20'sinde çıktık, ekim ayının sonlarına doğru da köye geri döneceğiz. Burada doğal bir hayat yaşıyoruz. Doğal sütümüz, ayran ve etten yiyoruz. Hayvanların tüm imkanlarından faydalanıyoruz. Yaylada hayvanlar daha güzel besi alıyor, doğal ortam olduğu için burada hayvanlara yem vermiyoruz.'
'Kış bitse de yaylaya çıksak diye bekliyoruz.' diyen Er, 'Burada sağlıklı bir yaşam sürüyoruz. Yaz aylarının gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz çünkü buraları çok özlüyoruz, 6-7 ay kış geçmek bilmiyor. Kışın dahi traktörlerle gezmek için geliyoruz, özlemimizi giderip geri dönüyoruz.' diye konuştu.
Elektrik, bilgisayar, telefon yokEr, yayladaki komşuluk ilişkilerinin şehirdekinden farklı olduğunu vurgulayarak, 'Buradaki komşuluklar ile şehirdeki arasında çok büyük fark var. Burada elektrik, bilgisayar, telefon yok. Burada akşam olduğu zaman komşulara gidip eskileri konuşuyoruz, gaz lambası ortamında oturuyoruz.' ifadelerini kullandı.
Ramazan ayının yaylada oldukça rahat geçtiğini anlatan Er, 'Yayla sıcak olmuyor, insan acıktığını fark etmiyor. Burada ramazan ayı güzel geçiyor. O yüzden ramazan ayı gelmeden yaylaya çıkalım diye bakıyoruz.' dedi.
'Yaz geldi, buralar şenlendi'Nurettin Altun da yaylacılığın emeklilik için bire bir olduğunu aktararak, 'Biz yaylada doğup büyüdük. Yaylacılık bize dededen kalma. Burası benim için vazgeçilmez, ben yaylaya bayılıyorum. Buradayken köy aklıma dahi gelmiyor. Bu yaylalarda eskiden çadırlarda kalırdık, şimdiki evlerimiz çok iyi.' diye konuştu.
Altun, hayvanları otlatmak ve doğal yaşam sürmek için yaylaya çıktıklarını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Burada hayvanlar 3-4 ay otlar, bu sayede masrafın az olur. Bunun yanı sıra havadar yer. Hayvanlar için insanlar için birebir bir yaşam alanı. Yaz geldi, buralar şenlendi. Buraya gelen herkes peynir, yoğurt, kaymak her şeyi bulabilir.'