Akıllara durgunluk veren olay bir AVM'nin yemek katında meydana geldi.
İddiaya göre, tansiyon hastası olduğu öğrenilen genç garson, şekeri bir anda düşünce büfedeki 2 TL değerindeki bir kase sütlacı alarak mutfakta yedi. Bunu gören işletmeci, garsonu sadakatsiz davrandığı için tazminatsız şekilde kovdu.
Bir sütlaç için kendisine yapılanlara içerlenen garson İş Mahkemesi'nin yolunu tuttu.
İş Mahkemesi'nde ifade veren davacı garson; yaklaşık 2 yıl garson olarak çalıştığı iş yerinde, şekeri düştüğü için bir kase sütlaç yediğini, bu olayın iş yeri kameraları tarafından tespit edildiğini, bu sebeple iş sözleşmesinin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etti.
Mahkemede savunma yapan işletmeci ise çalışanlar tarafından ücretsiz yeme içmenin yasak olduğunu, alışveriş merkezi raflarında ve büfelerinde satışa arz edilen ürünlerin bedeli ödenmeden alınmasının mazur görülmediğini öne sürdü.
Davalı işletmeci, davacının daha önce de gizli bir şekilde su böreği yerken ve parasını ödemeden meşrubat içerken yakalandığını, davacının şefi ve üstleri tarafından sözlü olarak uyarıldığını, sözlü uyarılara rağmen davacının en son olarak 22.03.2015 tarihinde satışa arz edilen büfeden sütlacı gizlice alarak yediğinin tespit edildiğini, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etti.
Davacı işçinin haksız olduğuna hükmeden İş Mahkemesi, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere, çalışan personelin büfedeki yiyeceklerden mesai saatlerinde ücretli veya ücretsiz yemesinin yasak olduğuna dikkat çekti.
Davacının daha önce de bu şekilde yiyecek yediği halde bir veya iki defa sözlü olarak uyarıldığını hatırlatan mahkeme; davacı işçinin parasını ödemeksizin sütlacı bulaşıkhanede gizlice yemesinin bu sütlacın maddi değeri az da olsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 155/2. maddesine göre hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilecek nitelikte bulunduğuna vurgu yaptı. Mahkeme; işverenin iş sözleşmesini feshinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesine göre haklı nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verdi. Kararı davacı garson temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi.
"Hiç ölçülü olmamıştır"
Feshin haklı veya geçerli nedenlere dayandığının ispat yükünün davalı işverene verildiğine dikkat çeken Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, garsonun sütlaç sebebiyle işten kovulmasının 'ölçülülük' ilkesine aykırı olduğuna hükmetti.
İşverenin ispat yükünü yerine getirirken içerik yönünden fesih nedenlerinin haklı veya geçerli olduğunu kanıtlamakla mükellef olduğunu hatırlattı.
Kararda, "Feshin geçerli veya haklı olup olmadığının değerlendirilmesinde, işçinin davranışının ağırlığı dikkate alınarak, olayın özelliğine göre işçinin davranışı ile işverence uygulanan fesih türü arasında bir orantısızlık (ölçüsüzlük) olup olmadığı ölçülülük ilkesi gereğince değerlendirilmelidir. Feshe konu olayda, davacının satışa sunulan bir kase sütlacı ücretsiz olarak bulaşıkhanede yeme şeklindeki eyleminin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek ağırlıkta olduğu kabul edilemez. Her ne kadar taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 13/b. bendinde konuya ilişkin açık düzenleme mevcut olup, eylemin haklı neden teşkil edeceği açıkça belirtilmiş ise de, eylemin tek olduğu ve davalı tarafından davacının aynı konuya ilişkin olarak uyarıldığının ispat edilemediği anlaşıldığından ölçülülük ilkesine uygun davranılmadığı kabul edilmelidir. Nitekim 27.03.2015 tarihli fesih ihbarnamesinde de davacının başkaca benzer eylemlerinin bulunduğundan söz edilmemekte; yalnızca 22.03.2015 tarihinde bulaşıkhanede yediği bir kase sütlaçtan söz edilmektedir. Dosyada yer alan belgeler, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde, feshe konu olayın iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek nitelikte olmadığı, ölçülülük ilkesine uygun davranılmadığı kanaatine varıldığından kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olmuştur. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" denildi.