Fatih Sultan Mehmet'in 'dünyanın gözü' dediği yer...

Fatih Sultan Mehmet

Bartın’ın kuzey ucunda yer alan Amasra, tarihi boyunca pek çok güzel benzetme ile anılmış. Plinius’un 'zarif ve güzel', Cenovalıların 'çiçekli kale', Zeki Müren’in 'küçük Capri' olarak adlandırdığı ilçe, Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet tarafından 'Çeşm-i Cihan' (dünyanın gözü, dünyanın değerlisi) sıfatlarına layık görülmüş. 1940 yılında turizm faaliyetlerine başlayan ilçe bugün de çok sayıda turisti ağırlayan bir cazibe merkezi konumunda. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk turizm kasabası olma özelliğine sahip...

Cenova izlerini taşıyan dar sokakları, renkli, küçük evleri, insana huzur veren atmosferi, pişmiş balık kokusunun etrafa yayıldığı limanı ile Amasra adeta bir Karadeniz rivierası. Susam diyarından Amastris’e Amasra’nın tarihi Buraya ilk yerleşenin kim olduğu bilinmese de Amasra tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Hitiler ve çağdaş Kaşkalar, Fenikeliler, İonyalılar, Persler, Makendonlar, Pontoslular, Bizanslılar ve Romalıların burada bir süre yaşadığı biliniyor. Hatta Amasra Kalesi’nin içinde yer alan Cenova armalarına dayanarak 13. yüzyıldan itibaren buraya yerleşen İtalyan tüccarlar sayesinde bir süre Cenova idaresine bırakılmış olabileceği de tahmin ediliyor.

Amasra’nın Osmanlı topraklarına katılma hikayesi ise 1460 yılına dayanıyor. Amasra’ya ilk görüşte vurulan Fatih Sultan Mehmet, Lala’sına “Lala Lala! Çeşm-i Cihan (dünyanın değerlisi) bu mu ola?” diye sorar. O andan sonra da burayı savaş yapmadan alır. Çünkü istediği son şey bu güzel şehrin zarar görmesidir. Şehrin antik çağdaki adı “susam diyarı” manasına gelen Sesamos. M.Ö. 3. yüzyılda kente o dönem Amasra’yı yöneten kadın lider Amastris’in adı verilmiş. Osmanlı zamanında ise adı Amasra olarak anılmaya başlanmış.

Amasra’da tarihi dokular her yerde Amasra’da görülmesi gereken pek çok tarihi değer birbirine yürüme mesafesinde. Biz ilçeyi tanımaya 1982 yılından bu yana faaliyette olan müzesinden başladık. Amasra Müzesi, genç Osmanlı dönemi mimari özelliklerine sahip bir yapı. Arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği dört salondan oluşuyor. Bahçesinde de son derece değerli tarihi eserler sergileniyor. Karadeniz’in kıyısında yer alan Amasra, büyük ve küçük olmak üzere iki limandan oluşuyor. Bizans döneminde yapılan Amasra Kalesi’nin bu limanlara açılan birer kapısı bulunuyor. Amasra’nın ikonik simgelerinden biri de Boztepe’deki Sormagir Kalesi ile Amasra’daki Zindan Kalesini birbirine bağlayan Kemere Köprüsü. Amasra Kalesi işte bu kompleksin tamamına verilen isim. Kemere Köprüsü’nden geçip kale kapısından içeri girdiğinizde sağ tarafa yönelirseniz bir Bizans kilisesinden devşirme olan Fatih Camii’ni, onun biraz ilerisinde günümüzde Kültür ve Sanat evi olarak kullanılan Şapel’i görebilirsiniz. Yine turistlerin uğrak noktalarından olan ve artık şehrin sembollerinden biri haline gelen Ağlayan Ağaç da kalenin sağ tarafında, yokuşun bitiminde yer alıyor. Ağacın özelliği nemli havalarda ağacın damla damla su akıtması. Kalenin sol tarafına doğru yönelirseniz denizin içine doğru ilerleyen taşlık iskelenin bitimindeki Direkli Kaya’yı görebilirsiniz. Sütun, Romalılar döneminde denizi aydınlatma ve gözlem amacıyla inşaa edilmiş. Amasra’nın bir diğer önemli köprüsü merkezine birkaç kilometre mesafede yer alan Kemerdere. Roma İmparatoru Claudius döneminde yapılan tek gözlü bir Roma köprüsü olan Kemerdere, Cevizlik vadisinde yer alıyor. Yine bir başka tarihi değer olan ve Amasra’nın güneyinde yer alan Bedesten’in ise 2. yüzyılın başlarında muhtemelen Roma Eyalet Meclisi olarak kullanıldığı sanılıyor. Doğal güzellikleri ile büyülüyor Amasra tarihi değerleriyle olduğu kadar doğal güzellikleri ile de büyülüyor. Damlataşı oluşumları bakımından oldukça zengin olan Gürcüoluk Mağarası, Amasra’nın güneyinde yer alan Gergece Şelalesi ve yaz aylarının popüler plajı Çakraz, Amasra’ya geldiğinizde görmeden dönmemeniz gereken yerler arasında. Amasra dışında, ancak buraya kadar gelmişken görmeniz gereken yerler de var. Göldere Şelalesi, İnkumu, Güzelcehisar’daki lav sütunları bunların başında geliyor. Vakti olanlar bir gününü Küre Dağları Milli Parkı’na da ayırabilir. Bartın’ın batısında bulunan Gideros Koyu da eskiden korsanların ganimetlerini paylaştığı yer olarak biliniyor ve güzelliği ile dikkat çekiyor. Dünyadaki tek yol anıtı Amasra’da Dünya üzerindeki tek yol anıtının Amasra’da olduğunu biliyor muydunuz? Kuş Kayası Yol Anıtı, Amasra’ya 4 km mesafede, eski yol üzerinde yer alıyor. Anıta yaklaşık 40 basamaklı bir merdiveni çıkarak ulaşıyorsunuz. M.S 41-54 yıllarında Gaius Julius Aguilla tarafından yaptırılan eserin üzerinde iki kitabe, bir imparator heykeli ve ordu kartalı bulunuyor. Alışveriş için istikamet Çekiciler Çarşısı Bir tür oymacılık sanatı olan çekicilik Amasra’da oldukça yaygın bir meslek. Geçmişi Fenikelilere dayanan bu sanata ait ürünlerin satıldığı bir de çarşısı var: Çekiciler Çarşısı. Merkezde bulunan çarşıdan oklava, baston, salata ve kuruyemiş tabakları gibi hediyelikler alabilirsiniz. Bu arada şayet balık düşkünüyseniz Amasra’dan bir balık tavası da almayı ihmal etmeyin. Amasra balık tavalarında kızartılan balıkların tadı bir başka oluyor. Denedik, onayladık. Amasra mutfağının baş tacı balık Karadeniz’e kıyısı bulunan Amasra’da mutfağın baş tacı balık. Taze ve lezzetli balığın adresi de tartışmasız Mustafa Amca’nın Yeri Canlı Balık Restaurant. Kaleye giderken solda, deniz kenarında yer alan mekan Amasra’nın favorisi. Bu arada balık yanında Amasra’nın alametifarikası olan ve hemen hemen her restoranda bulabileceğiniz Amasra salatasını da denemeden dönemeyin. Önce göze sonra mideye hitap eden salatanın içinde tamı tamına 36 çeşit malzeme bulunuyor. Kaynak: Hürriyet Seyahat / Bursa Gürtürk

  • Cumartesi 18.3 ° / 1.1 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 5.8 ° / 0.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazartesi 5.6 ° / 0.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı