Doğanın ve dağların sunduğu nimetleri ile insanları kendine çektiğini ifade eden Muş Doğa Sporları Avcılar Kulübü Başkanı Emre Ak, “Ne yazık ki yıllardır terör belası ile uğraştığımız bölgemizde insanımız dağlara uzaktı. Devletimiz hain terör örgütünü hemen hemen yok olma seviyesine getirdi hamdolsun. Bu sayede halkımız doğaya, dağlara, ormanlara döndü. Birçoğu bazı yöresel bitki türlerini, mantar, şifalı otlar toplamak maksatlı, bazıları piknik veya gezinti amacıyla her gün binlerce insan dağları karış karış geziyor. Bu sayının bu kadar artmasında korona virüs salgınında etkisi büyük. Buraya kadar her şey çok güzel ve normal ama işin birde öteki yüzü var. Dağların karış karış gezilmesi tamamda bu zamanda toplanan bitki türlerinin oluşması ile aynı dönemde kuluçkaya oturan, yuva kuran hayvanlara ciddi zararlar vermektedir. Bilinçsiz insanların gördükleri bütün yuvaları bozup yumurtaları topladığı kuluçkaya yatan kuşların rahatsız edildiği tespit edilmiştir. Kulüp olarak ziraat mühendisi Mestan Hisarkaya’nın da teknik ve bilimsel desteği ile iki yıldır yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda özellikle kınalı keklik ve bazı kuş türlerinin yarısından fazlasının yakının yuvalarının bozulduğu, yumurtalarının toplandığı tespit edilmiştir. Bunların yoğunlukla mantar toplayıcılar, köylüler ve çobanlar tarafından yapıldığı bilinmektedir” dedi.
Gerek dini açıdan gerek gelenek ve görenek açısından herhangi bir hayvanın yuvasına ve yavrusuna dokunmayı büyük bir yanlış ve ayıp olarak gören bir toplum olduklarının altını çizen Ak, “Fakat mevzu bazı hayvanlar ’keklik’, ’toy’ gibi olunca nedense halkımız bu hassasiyetini yitiriyor. Bu acımasızlık halkımıza kesinlikle yakışmayan bir davranıştır. Herkesi daha duyarlı olmaya ve bu tür davranışlardan uzak durmaya davet ediyorum. Unutmayalım ki bunun vebalini kimse kaldıramaz. Son zamanlarda toplumda avcılara karşı bir tepki oluşmuş gözüküyor. Ancak bilgisizce bir davranış. Hiçbir avcı yavrulama zamanı yabani hayvanlara zarar vermeyi bırakın onları rahatsız dâhi etmez. Her avcı çevresinde elinden geldiğince doğayı ve yabani hayvanları korur gözetir. Tâbi ki toplumun gözünde böyle bir avcı profili yok. Çünkü adına avcı dediğiniz kurallara uymayan zamansız katliam yapanlara biz kesinlikle avcı demiyoruz. Avcılık insanlıkla süregelmiş yazılı, geleneksel ve ahlâkî kuralları olan bir yaşam tarzıdır. Biz de etik kurallar çerçevesinde bunu sürdürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.