Suçsuz olduğu halde bir başkasının suçunun yüklendiği kişiye söylenen günah keçisi tabiri, eski bir Yahudi ayinine dayanmaktadır
Deyimlerin ve atasözlerinin elbette ki bir çıkış noktası, bir hikayesi var. Bazılarının ki geçmiş dönemlerdeki dini inanışlara dayanıyor. Günah keçisi deyimi gibi.
Eski Ahit’te bahsi geçen Kefaret Günü ayinlerinde Yahudiler, simgesel olarak günahlarını bir hayvana yüklüyorlardı
Asıl adı Scapegoat olan dilimize günah keçisi olarak çevrilmiş bu ritüel, tarihler boyunca birçok farklı kültürde vücut bulmuş. Genel anlamıyla bir belayı defetmek, günahlardan arınmak için yapılan dini bir ritüel.
Kura yoluyla seçilen 2 keçiden biri Tanrı’ya diğeri Azazel’e sunulurdu
Hikayeye göre keçi sürüsü içerisinden 2 erkek keçi seçilirdi. Bu keçilerden biri Tanrı’ya, diğeri de Azazel’e yani şeytana gönderilirdi. Keçilerden biri kesiliyor diğer keçi ise ya çöle bırakılıyor ya da bir tepeden aşağı atılıyordu.
Bu inanış Antik Yunan medeniyetlerinde de karşılık bulmuş fakat tek fark günahları yüklenenler hayvanlar değil insanlardı
Rivayete göre Antik Yunan’da salgın hastalıklardan ya da doğal afetlerden sonra beladan kurtulmak için günah keçisi seçildiği ve bir tür ayin yapıldığı söyleniyor. Thagelia adı verilen festivalde, kura yoluyla bir erkek ve bir kadın seçilerek dövülüyor, şehrin dışına kadar sürüklenip, taşlanıyordu.
İncil’de bahsi geçen günah keçisi ayini, başrahibin duasıyla başlar ve her sene tekrar edilirdi
İncil’de yazılana göre, başrahip keçinin başını tutarak insanların günahlarını itiraf eder ve devamında günah keçisi kesilirdi. Diğer keçi ise, Azazel’e, gökten düşmüş bir melek olarak tarif edilen şeytana gönderilirdi. Şeytanın kötü ruhunu yatıştırmak için gönderilen bu keçi ise ya çöle bırakılırdı ya da bir tepeden aşağı atılırdı.